Gâfil Ne Bilir Neşve-i Pür Şevk-i Vegâyı
Salı, 23 Haziran 2020

Kavramsal DGK-T.857 çalışmasının bu ikinci bölümünde en verimli ve etkin çözümü oluşturabilmek için gerekli en hassas bileşen olan idârî yapının doğru ve sağlam bir şekilde inşa edilebilmesi amacıyla düşünülen muhtemel bir kurgunun temeli açıklanmaya çalışılacaktır.

Bugüne kadar gerek eski ve gerekse yeni sitede, yeri geldikçe anlatılmaya çalışıldığı üzere bu topraklarda yapabilme-bilgisi yönünde insan gücü eksikliği hiç söz konusu olmadı, buna mukâbil başka alanlarda çok ciddi eksiklikler ve zaaflar olması sebebiyle, rota dengesi sağlanamadığı gibi, seyir, istenenlerden ve ihtiyaçlardan çok uzak sularda cereyan etti.

Örnekler saymakla bitecek gibi değildir, mesela geçtiğimiz birkaç asır içinde; değerli gök bilimci Takiyüddin de aynı kaderi paylaştı, torpidocu İdris Bey [1] de, ilk milli hücumbot projesi de tek bir kişi tarafından [2] kolayca imha edildi, ilk üç Milgem projesi de... Bu mekanizmanın işleyişi ve kökenleri burada ele alınmayacak, diğer taraftan bu meseleye nasıl kalıcı bir çözüm bulabiliriz sorusuna, aşağıda oluşturan taslak model ile bir cevap verilecek.

Meydân-ı Celâdeddeki Envar-ı Safâyı

DGK-T yapılanması, ülke açısından son derece elzem bir ihtiyacı her açıdan tam bağımsız bir şekilde karşılayabilecek yetenekte kurgulanmış olsa bile, en büyük zaafiyetin yine idârî açıdan yaşanması kuvvetle muhtemel olacağı için, varsayılan çözümün en hassas noktası da burasıdır. Dolayısıyla herhangi kişi veya kurum tarafından kolayca işlemez hâle getirilemeyecek şekilde ve tamamen Devlet tarafından sahiplenilen müşterek yarı askeri ve kısmen özerk, melez bir yapı oluşturmak vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Öngörülen akış çizgesi hemen aşağıdaki [Resim.2] üzerinde görüldüğü gibidir.

Resim.2) Önceki yazıda oluşturulan "Donanma Geliştirme Kurumu - Taşkızak" kavramsal yapılanması için öngörülen basitleştirilmiş idârî yapı çizgesi.

Resim üzerinde fare tekerliği ile yaklaşmak ve fare ile sürüklemek de mümkündür, eğer javascript açık ise...


Yukarıdaki çizgenin temel hatlarını kısaca açıklamak gerekirse, Yönetim Kurulu aşağıdaki sekiz kişiden oluşur:

  1. Savunma Bakanı
  2. MİT Müsteşarı
  3. DzKK Komutanı
  4. İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi Başkanı
  5. YTÜ Gemi İnşaatı ve Gemi Makinaları Fakültesi Başkanı
  6. Milli Savunma Üniversitesi Başkanı
  7. TÜBİTAK SAGE Başkanı
  8. Kır Sakallılar Başkanı

Gönül

Oluşturulan bu çözüm modelinin en önemli ayrıntısı tamamen gönüllülük esasına dayanmasıdır. Örneğin çizgede [Resim.2] bahsi geçen üniversitelerin kadrosunda yer alan öğretim elemanlarının DGK-T yapılanması içinde görev yapabilmesi, üniversite yönetimleri tarafından atanmakla değil ancak söz konusu çalışmalarda görev almak isteyenlerin şahsi başvurularının değerlendirilmesi yoluyla gerçekleşebilir. Zorla güzellik olmaz, gönüllük bu modelin temel kavramıdır!

Kurum çalışanlarına, çalışmaları karşılığında asla hiçbir ücret ödenmez. Böylelikle yapının zamanla arpalık olmasının önüne geçilebilir, çalışanlar bütün masraflarını kendileri karşılamalı ve diğer işlerine ve görevlerine de paralel olarak devam etmelidir. Bu yaklaşım %100 olamasa da siyâsî akımların olumsuz etkilerine karşı önemli bir koruma sağlayacaktır.

Böylesine üst düzey mühendislik çalışmaları büyük özveri gerektirir ki ünvan, koltuk, özgeçmişte havalı görünen satırlar, maddi çıkarlar vs. peşinde taban tepmeyi tercih eden gâfiller ile zâten hiçbir işte gerçekten başarılı bir sonuç elde edilemez. Bu hayatta sıkıntı çekmeden bâriz bir başarıya ulaşabilmek, söz konusu bile değildir.

• Kır Sakallılar

Çizelgede "Bağımsızlar" olarak ifâde edilen "Kır Sakallılar" çözümün kilit taşını oluşturmaktadır, onlar olmadan bu çözüm çöker. Temel kavram, ihtiyaç duyulan neredeyse bütün işgücünün (en azından birkaç bin kişi!) tamamen gönüllü ve hiçbir şekilde, doğrudan veya dolaylı herhangi bir maddi çıkar beklentisinde olmayan, hâlihazırda zâten yetişmiş olan insan gücünün yapacağı başvuruların değerlendirilmesi, ihtiyaca, niteliklere ve güvenlik isterlerine göre doğru olarak seçilmeleriyle sağlanmasında yatmaktadır. Tam bu noktada, söz konusu seçimi yapacak olanlar, en hayâtî görevi icra edecek, en hassas bileşenlerdir.

Adayların değerlendirmesinde öncelikle niyet önemlidir ama yeterli değildir, ilâve olarak bilgi birikimi de gereklidir ama o da yeterli değildir, ek olarak tecrübe de gereklidir ve fakat bu da hâlâ yeterli değildir, vatana ve millete tam bağlılık da şarttır ama yine de yetmez, aldığı görevi tam hakkıyla, özveriyle, samimiyetle, azimle ve kelle koltukta yerine getirebilecek bir ruh hâli de şarttır.

Daima savunduğum gibi, bu topraklarda her ne iş yapılması gerekiyorsa, bunu gerektiği gibi lâyıkıyla yapmaya muktedir yetişmiş insan gücü her zaman mevcuttur ve bu kişileri gerçekten samîmi bir şekilde hizmete çağırdığınızda, onlar karşılığında mânevî tatminden başka hiçbir şey beklemeden, gelecekler ve ellerinden gelenin en iyisini yapacaklardır.

Kır Sakallıların [Resim.3] tam olarak ne anlama geldiğine ve ne kadar değerli olduğuna yönelik bir numune olması açısından, birkaç sene kadar önceki bir makalede iki kişiden bahsedilmişti [3] ki bunlardan biri olan, Rus denizaltıcılığının efsânesi Igor D. Spasskiy, 91(!) yaşındayken Yuri Dolgorukiy (Proje 955) sınıfı en yeni Rus balistik füze denizaltılarının tasarımında ve geliştirilmesinde hâlâ aktif olarak çalışmaktaydı, bilmem böyle bir misâl vesilesiyle vâziyeti biraz daha iyi anlatabildim mi, hem böylece hemen aşağıdaki iğrilerin de aslında x-ekseninin sağına doğru biraz daha esnek bir tabiata sahip olabileceği anlaşılmış oldu.

Resim.3) Hem İTÜ kökenli hem de Üsküdarlı, Cumhuriyet tarihinin en meşhur mühendislerinden Feyzi Akkaya'nın (dikkât Fevzi değil!) mühendisin hayatını mühendisçe tanımlayan özgün çalışması. Mühendislik başta olmak üzere hemen her çalışma sahasında "Kır Sakallıların" ne kadar önemli olduğunun güzel bir ifâdesi.

• Acemi Ocağı

Ahmet'den gelen yorum üzerine, geliştirilmekte olan farazî altyapıya [Resim.2] yeni bir bölüm daha eklenmesi gerekli oldu, zirâ taslak 1.4'de önemli bir eksiklik mevcuttu. İşletilen herhangi bir düzende sürekliliğin sağlanabilmesi elzemdir ve başarı için kurumsal hâfızanın (Türkiye'de en büyük sorunlardan biri bunun devamlı olarak, çeşitli şekillerde kesintiye uğratılmasıdır) korunabilmesi çok önemlidir ki bu da ancak bilgi ve tecrübenin nesiller arasından kesintisiz bir şekilde aktarılabilmesiyle mümkün olabilir, aksi taktirde her yeni nesil, hep neredeyse sıfırdan başlar.

Taslakta Acemi Ocağı olarak tanımlanan alt-bölüm vasıtasıyla, konuyla bağlantılı alanlarda eğitim almakta olan öğrenciler ile yeni mezun çömezler arasından, DGK-T yapısında görev almaya gönüllü olanlar içinden, biraz yukarıda tanımlanan niteliklere ve aşağıda belirtilen sınırlara dâhil olanlardan seçileceklere yapı içinde; temel denizcilik ruhunun kazandırılmasından, yürütülmekte olan çalışmalarda aktif görevlendirmeye kadar bir dizi imkân sunularak, geleceğe yönelik süreklilik belki daha hızlı ve etkin bir şekilde sağlanabileceği gibi çok daha önemlisi; genç nesile pür şevk-i vegânın neşvesi de damardan aşılanabilir...

Sonuç

Velhâsıl, böyle bir gönüllüler ordusu ve ilk yazıdaki gibi bir tesis bir araya getirilebildiğinde, son derece verimli bir şekilde, çok kısa sürede, çok başarılı, özgün, gerçekten milli ve dünya çapında öncü olabilecek çözümler üretilebilecektir ki Türk Donanması da ancak ve sadece bu şekilde, olması gerektiği gibi küresel bir güç hâline dönüşmeye başlayabilir.

Bu çözümdeki muhtemel tek ciddi zaaf, Batı'nın içimize yerleştirdiği beslemelerinin, bekleneceği üzere, bu kez gönüllü kılığına bürünerek, yapıya sızmaya çalışmalarıyla ortaya çıkacaktır ki Milli İstihbârat Teşkilâtının bu çözümün merkezinde yer alması, öncelikle bu sebeple zorunludur.

Ülke açısından böylesine önemli bir kurumun güvenliği için ihtiyaç duyulacak karşı önlemler olarak yapılabilecek başlıca temel tercihler:

  • Tesislerin fizikî güvenliği kesinlikle özel bir işletmeye verilemez.
  • Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanlar, kim olursa olsun, kesinlikle tesislere giremez.
  • Çifte vatandaşlık sahibi kişilerin başvuruları kabûl edilemez ve tesislere giremezler.
  • Anne, baba, dede veya ninelerinden herhangi biri Batılı olanların başvuruları kabûl edilemez ve tesislere giremezler.
  • Ülkedeki muhip/misyoner üniversiteleri çizelgedeki "Türk Üniversiteleri" kapsamına girmez ve kesinlikle bu yapı içinde bulunamazlar. Bu üniversitelerde görev yapmış olanların başvuruları kabûl edilemez.
  • Aynı sebeple, şimdilik söz konusu üniversitelerin hâkimiyetindeki SSB ve san'lar da Kurum yapısına dâhil edilemezler, ancak talep hâlinde mühendislik hizmeti alabilirler.
  • Tamamen yerli bile olsa, hiçbir özel işletme yapıya dâhil edilmez.

olarak sıralanabilir. Şimdilik konuyu daha fazla uzatmaya lüzûm yok. Evet, bu da farklı bir cephede sürmekte olan büyük bir savaş, uykudakiler nereden bilecek!

Gâfil ne bilir neşve-i pür şevk-i vegâyı;
Düşünmeyen ve uykuda olan, nereden bilsin savaş alanındaki gürültü patırtının neşesine duyulan şiddetli arzuyu ve bunun mest edici şarhoşluğunu,
Meydân-ı celâdeddeki envâr-ı safâyı;
Böyle bir yiğitlik, bahadırlık ve güç sergileme meydanında, metânetle beklenen mânevi aydınlanmaların lezzetini...

Asgarî Tesis İhtiyacı

Yukarıdaki çizgeyi [Resim.2] tesis ihtiyaçları açısından değerlendirmek gerekirse ülke toprakları üzerinde birbirini tamamlayacak mükemmel bir yetenek sağlayabilmek için en az üç farklı tesis kurulmasına ihtiyaç vardır, bunlar:

  1. DGK-T.857: Önceki yazıda ele alınan, Taşkızak-Camialtı Tersanelerinin arazisi üzerine kurulacak olan Merkez yerleşke.
  2. DGK-T.E: Ermenek baraj gölünde kurulacak olan Büyük Ölçekli Deney ve ArGe yerleşkesi.
  3. DGK-T.S: Hazırlanıyor...

 
Telif Hakkı © 1997-2024 [uskudar.biz]
- sürüm 6.0.0 - Bütün Hakları Saklıdır.
Kullanım şartları için tıklayın!