Osmanlı Bahriyesi'nin Yelken Devri ve Türk Korsanları
Çarşamba, 15 Temmuz 2020

Osmanlı Bahriyesi'nin Yelken Devri ve Türk KorsanlarıAslına bakılırsa bu kitap ikinci kez tanıtılacak. Yine de ilkinin üzerinden tamı tamına yirmi sene geçtiği için, bir kez daha bahsetmekten zarar gelmezdi. Söz konusu yazıları merak edenler ise kaynak [1] ve [2]'ye göz atabilirler...

Selim Sırrı Altıer tarafından yazılan ve yanda kapağı görülen bu kitap, yanlış hatırlamıyorsam 1990'ların ikinci yarısında, Boğaziçi Yayınları tarafından basılmıştır, ne yazık ki baskı üzerinde tarih yazılmadığı için kesin bir yıl veremiyorum ama çıkar çıkmaz okuduğumu hatırlıyorum ve bildiğim kadarıyla ikinci baskısı da mevcut değil fakat en azından sahaflarda bulunabiliyor.

Kitabın kapsamı oldukça geniş olmakla birlikte bilhassa yayınlandığı dönem itibârı ile Türk Denizcilerinin, Kuzey Denizi'ndeki İzlanda'ya kadar uzanan geniş bir coğrafya üzerindeki etkinliğini belgelere dayanarak gösteren ilk örnek olması sebebiyle çok değerlidir.

Diğer taraftan bu eseri bir başlangıç noktası olarak değerlendirmek lâzım ki bu temel veriler üzerine daha kapsamlı incelemelerin âcilen gerçekleştirilmesine de ihtiyaç vardır, müthiş denizcilik tarihimizin hak ettiği seviyede öğrenilebilmesi ve öğretilebilmesi açısından...

Hemen birkaç satır alıntı da verelim:

"Tarihi hakikatlere daima sadık kalarak yurt dışında 4-5 yıl süren yorucu bir araştırma neticesi hazırlayıp resimleriyle birlikte çizip sunduğum bu kitapta o muhteşem devrin yelkenli harp gemilerinde zor şartlar altında lâyıkıyle vazife gören Reis ve Levend'lerimizle, Tersaneler'imizde görev yapan gemi inşâiye mühendisleri ve ustalarına ait önemli gördüğüm pek çok mevzu'a dair bilgileri de kısaca naklettim."

"Bu eseri hazırlamaktaki gayem, sivil ve askeri Deniz Okulları'nın öğrencilerine ve meraklı Derya Ehli'ne faydalı olmaktan ibârettir... Böyle biline vesselâm."

Allah râzı olsun!

"Osmanlı Donanmasında Vazife Gören Yedi Sınıf Deniz Erleri

  1. Levendler
  2. Azablar
  3. Kalyoncular
  4. Gabyarlar
  5. Sudagabolar
  6. Aylakçılar
  7. Kürekçiler
... Türk kürekçilerine Ahbab, esir kürekçilere ise Çakal denirdi..."

"... 1628 yılında Danimarkaca olarak yazılmış bir kitapta şöyle diyor,"

"Zalim Türk Korsanları Hakkında Malûmat:"

"1627 senesinde İZLANDA'ya geldiklerinde 300 kişiyi esir edip pek çoğunu da öldürdüler. Bu kitabın yazarı Oluf Eigilsson'u Vestmannaeyjar Adası'nda tutsak edip CEZAYİR'e götürdüler...
Daha sonra 1628 yılında diğer bazı esirler de fidye verildikten sonra hürriyetlerine kavuştular ve İzlanda Adası'na avdet ettiler.""

Bu kitabı okuduktan kısa bir süre sonra, eski sitede, 1997-98 civarında olmalı, bir yazı ile ilk teşebbüsü başlatmıştım ki buna belki bir kamuoyu yoklaması demek daha doğru olabilirdi. Hedef, yeterli sayıda gönüllü Deniz Ehli'nin bir araya getirilmesiyle önce uygun boyutlarda bir Osmanlı Çektirisinin gerçeğine uygun şekilde inşa edilmesi ve bu kayık ile Akdeniz'in bizim açımızdan önemli bölgelerine uğrayarak Doğu-Batı doğrultusunda geçilmesi, oradan Koca Murat Reis'in dümenusyunda Kanarya Adalarına ve bilâhare Küçük Murat Reis'in dümensuyunda Kuzeye yönelerek burada bahsi geçen kitapta da belirtilen güzergâhlar üzerinden İzlanda'ya yelken-kürek ile bir sefer düzenlenmesinden meydana gelmekteydi.

Tabii ki böyle bir teşebbüsün başarıya ulaşabilmesi çeşitli sebeplerle mümkün değildi. Fakat zaman değişkeni birgün böyle bir fikrin bile gerçekleştirilebilmesinin önünü açabilecek kadar acayip bir kavram olduğu için tamamen ümitsiz de değildim. Aslına bakılırsa temel sıkıntıların başında nâsosyal bir insan olmam geliyordu ki bu doğuştan gelen kişilik yapısı, sanırım bütün mühendislerin ortak niteliklerindendir, bir insan hem sosyal, hem de mühendis olamaz, yâni gidip diplomayı alıp, kâğıt üzerinde olabilir tabî ama ne demek istediğimi anladınız sanırım.

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde ve bu hayat akıntısı içinde, herhalde kaderin cilvesi ile çok kafa dengi, müthiş insanlarla tanıştıkça bu tür fikirlerin gerçekleşebilme ihtimâli, yavaş yavaş ve belki henüz bir serap gibi de olsa ufukta belirmeye başladı, eh deli deliyi görünce sopasını saklarmış derler ;)

Bu mevzuyu da yukarıda bahsi geçen kitabın müellifine ait bir beşlik ile noktalayalım, hem de bir yandan tam bugünün anlamına, içimizden çıkmış küffâr-sevici çakallara da isâbet etsin:

Din yoluna Hû deyû
Pala kılıç sallayıp
Kâfir bağrı dağlayıp
Saldı Reis kadırgaları
Küffâr-ı korsan üstüne

 
Telif Hakkı © 1997-2024 [uskudar.biz]
- sürüm 6.0.0 - Bütün Hakları Saklıdır.
Kullanım şartları için tıklayın!