
Yakın zaman diliminde bütün bir medya ordusu, Türkiye'nin askeri teknoloji alanından sağladığı bâzı önemli ilerlemelerin parlaklığından da yararlanmak sûretiyle, ülkeye zarar verici birtakım oluşumları halka olduğundan çok farklı sunarak, oldukça sistematik bir şekilde aldatma faaliyetleri sürdürmektetir.
Günümüzde de geçmişte olduğu gibi, beşinci kol faaliyetlerinin uygulanmasında çok hassas görevleri olan basın-yayın kitlesinin başarısı(!) bugün öylesine yüksek seviyeye ulaşmıştır ki toplumu oluşturan çâresiz bireylerin beyinleri bir kavram çorbasına dönmüş durumdadır denilebilir. Şimdi bu konuda gâyet güncel bir örnek üzerinden durumun vahâmeti, bir kez daha, kısaca ispatlanacaktır.
Eski Yunan halkının muhtelif çakma tanrılarından olan bir savaş tanrısı ile söze başlayabiliriz. Bu tanrının ismi burada örnek olarak ele alınacak olan, savunmaya sanayinin tatlı pastasından olabildiğince büyük bir pay kapmaya çalışan, aynı zamanda Devlet bürokrasisi tarafından itinâyla himâye edilen, yerli(!) ve de milli(!) bir özel işletmenin adıdır aynı zamanda. Burada söz konuzu şirketin ingiliz derin devleti tarafından idâre edilen bâzı kuruluşlarla ilişkilerinden, ürünlerin teknik yetersizliklerinin değerlendirilmesinden vs. bahsedilecek değil ama sadece kelimelere odaklanılacak çünkü onlar çok şey anlatmaktadır, bakalım okuyucu ne anlayacak?
Lâfı ne uzatmaya, ne de dolandırmaya gerek var. Yukarıda tanımlanan işletme tarafından gâyet bilinçli olarak seçilen kelimeler aracılığıyla:
- Yunan kültürüne ait ve tâbi olunduğu ve doğal olarak Türk milletine düşman olunduğu, kendilerince beyân edilmektedir.
- Özellikle bir put ismi tercih edilerek, Türk milletinin dinine de düşman olunduğu açıkça ifâde edilmektedir.
Bitti mi? Bitmedi. Örneğin en yeni ürüne verilen isme de dikkât edin. 1073 tarihli Divan-i Lugati't Türk'te kayıtlı bulunan öz Türkçe bir kelimeyi kullanıp, bunun içine Türkçede mevcut olmayan harflerden birini yerleştirmek sûretiyle; sizin dilinize de düşmanız, mesajı da verilmektedir.
Üstüne, bütün masraflar da Türk milletinden tahsil edilmektedir! Devlet hepinizsiniz ve daha dikkâtli olup sudaki izleri fark ederek, yeri geldiğinde çüüşşş demedikçe, yöneticiler tek başlarına böyle durumları asla düzelt(e)mez.
Buraya kadar olanlar kabaca son birbuçuk asırdır sayısız örneğine rastlanabilecek bir durumdur ama asıl büyük mesele bu değildir. Gerçek sıkıntı, bugün kendini; milliyetçi, vatansever, muhafazakâr, Müslüman vs. olarak tanımlayan, hatta kendini zirvede gören(!) en azından benim karşılaştığım, istisnâsız herkesin, bu şirketi yere göğe sığdıramaması, vaziyet karşısında âdeta zil takıp oynamasıdır! Yunan kültürüne tâbi Türk milliyetçileri(!) Yunan putlarına tâbi Türk Müslümanları(!) ve sonuç olarak durumun farkında olanlar için dayanması oldukça zor bir çâresizlik hissi...
Ama eskiler it ürür, kervan yürür demişler. Dolayısıyla burada yazılanlar hiçbir şey üzerinde, hiçbir olumlu etkiye pek sebep olacak gibi değil, fakat bu kervan da bir pusuya gidiyor gibi...

|