Bugün Üsküdar'da bi arkadaşla buluştuktan sonra, ortalığın görece sâkin olmasının da etkisiyle Harem'e kadar yürüdük. Eh, buraya kadar gelmişken deniz havasını biraz daha iyi soluyabilmek için arabalı kayığa atlayıp Sirkeci'ye zıplamak da elzem oluverdi.
Güvertede çay içerken, bu arada, Sarayburnu'na iskele olmuş "gerçek Karlos"a da iyice yaklaştık. Aynı esnada önemli bir ayrıntı ister istemez dikkâtimi çekti ve canımı da çok sıktı. Geminin uçuş güvertesi üzerine 5 adet AV-8B Harrier itinayla yerleştirilmişti; üçü yanyana sancak kıç güverteye, biri vasata ve biri de uçuş rampasının tam ortasına, açılı bir şekilde.
Karlos'un bu zamanda İstanbul'a ziyaret yapması (bu kez, pazarlıklarıun sürüdüğü söylenen ikinci uçak gemisi geyiğine girmeyelim) bir yana, uçakların bu şekilde dizilmesinin muhtemel anlamı da açıktı: Pazarlama! Aslında 2018, belki 2019 civarında Tük Deniz Kuvvetlerinin Harrier(!) aradığı yönünde bir takım karanlık haberler yayılmıştı ama sonrasında pek bir ilerleme olmamış gibiydi.
Fakat bugün gördüklerim geçen sessiz yıllardan sonra artık durumun gâyet tehlikeli bir şekilde son safhaya geldiği izlenimi uyandırdı. Tarih tekerrür eder mi, etmez mi tartışması şöyle kenarda dursun, yakında bu tartışmaya yönelik bir doğrulama örneğinin ortaya çıkma ihtimâli de böylece sahne almış gibi oldu.
İspanya 1990'larda Tayland'a bir uçak gemisi satmayı başardı, gemi 1997'de Tayland Donanmasının hizmetine girdi ama ispanyollar gâyet uyanıktı; bu gemiyle beraber ellerindeki 11 (ikisi eğitim uçağı) adet birinci nesil Harrier'ı da (AV-8S) ikinci el olarak gemiyle beraber kakalamayı başardılar. Böylece bir taşla kuş sürüsünü de indirmiş oldular; hem eski nesil uçaklardan kurtuldular, hem kazandıkları parayla bunların yerine ikinci nesil Harrier'lar (AV-8B) aldılar, hem ellerindeki eski yedek parçalardan bile para kazandılar vs.
Diğer taraftan Tayland için durum pek de böyle tatlı olmadı. Harrier'ların inanılmaz masrafları yalnızca iki sene içinde Tayland Donanmasının bütçesini göçertti! Ayıp olmasın diye birkaç sene daha uçakları kullanıyormuş izlenimi verseler de 2006'da hepsini tamamen hizmetten çıkartıp yedikleri devasa kazığın hiç olmazsa daha da büyümesinin önüne geçebildiler ve uçak gemilerini, helikopter gemisi olarak kullanmaya başladılar.
Bugün gelinen noktada İspanyollar da günümüz askeri havacılık ihtiyaçlarını karşılamaktan oldukça uzak ve aynı zamanda işletme mâliyeti son derece yüksek olan ellerindeki 13 adet AV-8B'den de bir süredir kurtulmaya ve bunların yerine F-35B almaya çalışıyor ama henüz bu Harrier'ları kakalayabilecek ikinci bir Tayland bulamadılar!
İşte şimdi Sarayburnu'ndaki bu güncel manzara sonucunda umalım ki mesele onların beklediği bir yola girmesin zira Türkiye olur da bu dandik uçakları alırsa en hafif ifâdeyle çok yazık olur! Kaldı ki biz bu uçakları bedavaya bile alsak devamında çok büyük bir maddi zarara uğramamız, üstüne bu uçakların yetersizlikleri sebebiyle savaş alanında zaafa uğramamız da kaçınılmaz olacaktır.
Daha önce TCG Anadolu ve İspanyol gemileri, denizaltıları hakkında defalarca yazdık. Gidişata bakıldıkça yine tekrar etmek şart: Türkiye'nin elindeki "gemi mühendisliği yeteneği" acıklı bir şekilde müşterisi olma durumuna düşürüldüğümüz İspanya'dan kesinlikle daha üstündür. Türkiye'nin elindeki gemi inşa yeteneği de şu işe bakın ki yine kesinlikle İspanya'dan daha üstündür. Gelgelelim gidişat tam aksi yöndedir.
Eğer niyet ve irâde mevcut olsa bugün Türkiye, mühendisliğin zirve noktası olan "nükleer bir denizaltıyı" bile bütün bileşenleriyle %100 milli olarak tasarlayıp, geliştirip, inşa etme yeteneğini oluşturan insan gücüne de sahiptir ama bütün bunlar pek de kimselerin umurunda değildir, vardır bi sebebi ; ) Gerçi buna karşı şöyle bir görüş ortaya koyabilirsiniz; Ulan sen geri zekalı mısın, adamlar 9m'lik şişme botların mühendisliğini bile bu millete yaptırmıyor, sen ne saçmalıyorsun... Buna vereceğim cevap da hâliyle "haklısınız, sanırım geri zekalıyım" olacaktır.
Yazı kısa oldu, o zaman söz uzun olsun, zâten çocuklar bu mevzuyu benim yazdığımdan daha iyi özetleyivermişler: