Bize Düşmez Can Vermek Yumuşak Bir Kucakta
Pazar, 23 Mayıs 2021

Kırım Haritası - Pirî Reis

Bugün elimizde kalan nâdir eski denizci türkülerinin başında Sivastopol türküsü geliyor demek yanlış olmasa gerek. 19.yüzyıl ortasında gerçekleşen Kırım Savaşında elde edilen fakat Osmanlı Devletini yıkıma sürükleyen bedelinin dehşet verici büyüklüğü ancak sonraki dönemlerde anlaşılacak olan zafer dolayısıyla Sermüezzin Rıfat Bey [1] tarafından 1855'de bestelenen bu eser belki çok sevilmesinin de yardımıyla bugünlere ulaşabildi ve belki de aynı sebeple bâzı değişikliklere de uğradı. Güftesinin müellifi ise bilinmiyor.

Geçenlerde hemen aşağıdaki gömülü vidyo vasıtasıyla dinlenebileceği üzere, yakın tarihin Halvetî-Cerrâhî şeyhlerinden Muzaffer Ozak [2] tarafından söylenen bu eşsiz sayılabilecek hâliyle, tarihî bir belgeye rast gelince Sivastopol türküsünün (veya marşının) bugünkü hâline değinmek gerekliliği hâsıl oldu.

İlk olarak hemen yukarıdaki bu şahâne kaydı dinlemeniz tavsiye edilir ve eğer son saniyesine kadar dinlerseniz, yapmanız gerekeni yapabilme imkânından da mahrum kalmamış olursunuz...

Burada kullanılan güfteyi anlayamadığım birkaç kelime hâriç aşağıya yazmaya çalıştım, anlayamadığım yerler hakkında bilgisi olanlar beni de bilgilendirirse sevinirim.

Güncelleme (27 Mayıs 2021):
Ziyaretçilerden gelen bilgiler ışığında (Selim kardeşime teşekkürler) bu iki eksik kelimeyi de eklemek mümkün olabildi. Bunlardan biri (muharebeye) "gideni" olarak kabûl edilebilir. Bu anlamda bir söz söylendiği kesin ama yine de bu kayıttan kelimeyi tam ve doğru olarak seçebilmek zor.
İkincisi ise "tranpata" bugünkü söylenişiyle trompet, İtalyancası ise trompeta ki bu kelime üzerinden bizim dilimize geçmiş olması muhtemel. Böyle bir çalgının 19.yüzyıl ortası dönemde Osmanlı Donanması tarafından kullanılıp kullanılmadığı yönünde bir bilgim yok. Yine de bir tercih yapmam gerekirse kullanılmadığını tahmin edebilirim. Bu yöne gidildiğinde de söz konusu aletlerin bu savaşta Osmanlı Devletinin ittifak hâlinde bulunduğu, İngiliz, Fransız veya Sardunya-Piemonte Krallığı birlikleri tarafından çalındığı ve Sivastopol türküsünün güftesini yazan kişinin de bu savaşa bizzat katılmış olduğu yönünde tahminler yapılabilir...

Sivastopol önünde yatan gemiler
Sivastopol önünde yatan gemiler
Atar da nizam topunu yer gök inler
Atar da nizam topunu yer gök inler

İzin ver Kaptanpaşa izin ver bize
Aman da Kaptanpaşa izin ver bize
İzin de vermezsen bize dök bizi denize
İzin de vermezsen bize dök bizi denize

Tranpata çala çala düğün mü sandın
Tranpata çala çala düğün mü sandın
Al yeşil sancağını gelin mi sandın
Al yeşil sancağını gelin mi sandın

Muharebeye gideni(?) ölür mü sandın
Muharebeye gideni(?) ölür mü sandın
Aman da Padişahım izin de ver bize
Aman da Kaptanpaşa izin de ver bize

Sivastopol önünde yıkık minâre
Sivastopol önünde yıkık minâre
Düşman dedikleri gelmez imâne
Düşman dedikleri gelmez hisâbe

Erenler geliyor bize imdâde
Erenler geliyor bize imdâde
Aman da Kaptanpaşa izin ver bize
İzin de vermezsen bize dök bizi denize

Sivastopol önünde musalla taşı
Sivastopol önünde musalla taşı
Aman da kılıç kuşanmış yaman da binbaşı
Sırma kılıç kuşanmış yaman binbaşı

Ölürsek şehidiz, kalırsak gâzi
Ölürsek şehidiz, kalırsak gâzi
Aman da Kaptanpaşa izin ver bize
İzin de vermezsen bize dök bizi denize

Azak kâl'asının ufak tefek taşları
Azak kâl'asının ufak tefek taşları
Analar babalar döktü de yaşları
Analar babalar döktü de yaşları

Ağlama anneler biz yine geliriz
Aman ha anneler biz yine geliriz
Din-i millet uğruna kurban gideriz
Din-i millet uğruna kurban gideriz

Bu güfteyi daha iyi anlayabilmek için öncelikle artalanı, ne anlatıldığını az buçuk bilmek lâzım. Osmanlı-Rus savaşları dizisinin 1853-86 arasındaki bölümünün bir alt-başlığını oluşturan Kırım Savaşı gerek o günlerde ve hemen sonrasında yaşanan gelişmeleri doğru değerlendirebilmek, gerekse tam da bugünlerde Karadeniz'de yine Kırım merkezinde yaşanmak olanları daha iyi kavrayabilmek ve dolayısı ile geleceği kestirebilmek için son derece önemli bir konudur. Tabii ki böylesine önemli bir meseleyi şimdi burada kısaca ele almak pek de uygulanabilir değildir, velhâsıl işin o tarafı size kalıyor.

İşte yukarıdaki Sivastopol türküsünün güftesi bu dönemde cereyan eden harpler içinden Kırım Harbinin, Sivastopol Kuşatması bölümüyle alâkalıdır ve bu kuşatmada görev yapan Osmanlı Donanmasının denizcileri hakkındadır.

Eser çok zorlu bir kuşatmadan sonra elde edilen zafer neticesinde yazılmıştır ve kısa zamanda toplum tarafından büyük bir kabûl görmüştür. Çok sevilmesi aynı zamanda güftesinin çeşitli şekillerde değiştirilerek kullanılmasının da önünü açmıştır. Böyle bir durum genel olarak sıkıntılı değildir, bir istisna hâriç.

Yukarıdaki güftenin Cumhuriyet öncesi döneme ait olduğu tahmin edilebilir. Daha yakın dönem söz konusu olduğunda; mesela Ruhi Su'dan (kayıt 1977), Serdar Kılıç'a (kayıt 2017) kadar kısaltılmış, bâzı kelimeleri değiştirilmiş olsa bile anlamı bozulmamış ve asıl önemlisi zibidileştirilmemiş çeşitli çok güzel örnekler dinleyebilmeniz mümkündür.

Nihâyet bu yazının yazılmasın sebep olan ve Mehter Takımları tarafından icrâ edilmekte olan Sivastopol Marşına gelebiliriz.

Örneklerini kolayca bulabileceğiniz Mehter sürümünde, yukarıda görüldüğü üzere bizim "yaman binbaşı" olmuş "Arap binbaşı", neyse, fâhiş bir hata değil, su kaldırır. Asıl mesele ise defalarca tekrar edilen ve beyninize işleyen:

Aman da Kaptanpaşa izin ver bize
Sıla da nişanlımız duacı size

Bu nedir arkadaş? Ne nişanlısı? Meâlen; düşman kuşatılmış, savaş doruk noktasına yaklaşmakta iken, sözüm ona gemideki askerler cepheden tüyüp nişanlısının kucağına dönmek için Kaptanpaşa'dan âdeta isyan kıvamında izin mi istiyor! En azından anlaşılan budur ve gerçek güftede böyle bir ifâde olabileceğine ihtimâl verilmiyor, kaldı ki sözlerin geri kalanıyla da anlam açısından tam bir tezat söz konusu. Sonuç olarak bu ifâde alenen Kırım şühadâsı ile alay etmekten başka ne anlama gelebilir ki? Üzücü olan ise bunun Mehter takımları tarafından kitlelere benimsetiliyor olması. Bu sebeple zehirlenmemek için Sivastopol marşını asla Mehterden dinlemeyin, temizini dinleyebilmek için yukarıda üç güzel örnek zâten mevcut.

Evet, türküde Kaptanpaşadan ve/veya Padişahtan bir izin tâlep ediliyor ama bu; taktik gereği uzun süren deniz kuşatmasında askerlerin sabırsızlanıp bir an önce cenk meydanın çıkarak Rus tahkimâtlarına karadan hücum edip göğüs göğüse çatışma isteğini anlatan, cenk aşkından ve şehâdet arzusundan kaynaklanan, nişanlısının koynuna kaçmak için değil bir an önce Kırım topraklarına, er meydanına çıkmak için, bir izin tâlebi. Başlangıçtaki uzun güftede görülebilen; ağlamakta olan, Kırımlı analara, babalara yardım edebilmek için...

Cümlemize yumuşak bir kucakta, sıcak bir yatakta değil ama her ne zaman olursa olsun, sıcak cephede bu emâneti teslim edebilmek nasip olsun...

Alnımızda yazımız,
Deniz ahvâlimiz,
Üsküdarda yuvamız,
Koca Murat pîrimiz.

♦ Kaynaklar

1. Sermüezzin Rıfat Bey - https://islamansiklopedisi.org.tr/rifat-bey-sermuezzin
2. Muzaffer Ozak - https://islamansiklopedisi.org.tr/ozak-muzaffer
 
Telif Hakkı © 1997-2024 [uskudar.biz]
- sürüm 6.0.0 - Bütün Hakları Saklıdır.
Kullanım şartları için tıklayın!