Kemere

Denizbey
Perşembe, 29 Şubat 2024

Denizaltı Savunma Harbi (DSH) söz konusu olduğunda helikopterlerin işin içinde olması vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Türkiye'ye yönelik denizaltı tehditleri, coğrafi şartların oluşturuğu etkenlerle birlikte değerlendirildiğinde, Türk Deniz Kuvvetlerinin ne kadar güçlü bir DSH yeteneğine sahip olması gerektiği kolayca anlaşılabilir.

Denizaltılara karşı mücadele; denizaltılar, gemiler ve hava araçlarından oluşan bileşke bir güç tarafından ortaklaşa yürütülürse başarılı olabilir. Bu sebeple güçlü bir DSH faaliyetinde söz konusu bileşenlerin hepsi çok önemlidir. Şimdi ise bunlar içinden yalnızca hava araçları içinden birine odaklanılacaktır: DSH Helikopterleri ve Türkiye..

Devamını oku...
 
İç Güveysinden Hâllice
Perşembe, 25 Ocak 2024

Bir süredir devam etmekte olan Rusya-Ukrayna savaşı, henüz sonuçlanmamasına rağmen, bir yanıyla da deniz savaşları hakkında uzun zamandır farkında olunan ama çeşitli sebeplerle göz ardı edilen bâzı gerçeklikleri daha görünür, aşikâr hâle getirmesiyle dikkât çekiciydi demek yanlış olmaz.

Yine de muhtelif Donanmaların uzun yıllar içinde yavaşça oluşan yeni şartlara uyum sağlayamamasını, hatta kimi zaman sağlamaya direnmesini gözlemlemek de ilginç oldu. Tabii ki asıl amacımız bizim açımızdan konuyu değerlendirebilmek olacağından, bunu yapabilmek için öncelikle çatışma yaşama ihtimalimiz yüksek olan donanmaların (ve yan unsurlarının) yeteneklerini doğru olarak kavrayabilmek ve ikinci safhada ihtiyaç duyulan çözümleri ve karşı önlemleri oluşturabilmek gerekmektedir.

Yaftalar:
Devamını oku...
 
Ötesi
Pazar, 21 Ocak 2024

Tam üç sene ve dört gün önce yerküre üzerinde radar ufku konusunu biraz basitleştirilmiş olarak ele almıştık ki bi ara bunu daha ayrıntılı olarak değerlendirmek de iyi olur. Bununla birlikte bugün o ufkun ötesine geçmeyi düşünüyoruz.

Dolayısıyla şimdi konu; Ufuk Ötesi Radarlar, daha doğrusu bunların çeşitli türleri içinden yalnızca biri olacak. Söz konusu radarlar, Havakürenin özel yapısı ile belli elektromanyetik frekanstaki dalgaların kendine özgü etkileşiminden yararlanmak sûretiyle, günümüzün yaygın mikrodalga radarlarından çok daha uzun menzillere erişebilme yeteneğine sahip araçlardır.

Devamını oku...
 
Uyku Oğuz'un Düşmanıdır
Salı, 09 Ocak 2024

TCG Mızrak

Burada kısaca ele almak isteğimiz konu; Savaş Gemilerimiz üzerindeki "Borda Rakamları" veya başka bir ifâdeyle "Gövde Numaraları" olacak. Amerikalılar buna, Türkçeye çevrilebileceği şekliyle "Gövde Sınıflandırma Numaraları" ingilizler ise "Filandra Numaraları" demektedir.

Bununla birlikte ABD donanmasının sisteminde yalnızca rakamlar kullanılırken, bizim de Nato'ya girişten 7 yıl sonra, 1959'dan başlayarak uygulamakta olduğumuz İngiltere Donanması sisteminde ise geminin sınıfını tanımlayan bir harf ve takip eden rakamlar kullanılır, hemen yukarıda bir örneği görüldüğü gibi. Her ne kadar bu ingiliz sistemine Nato sistemi dense bile bu tam olarak doğru değildir çünkü amerikalılar bunu değil de kendi sistemlerini kullanmaktadırlar. Aslında burada bir mesaj da yok değil; bir nevi sahip-köle durumuna atıf gibi.

Devamını oku...
 
Yine de Atarız Taşı
Cuma, 29 Aralık 2023

"Geniştir ölçülmez hayalin çölü.
Karşımda her diri söylenen, ölü.
Çok güçtür geçmesi bu sakar gölü.
Dümensiz gemiye binenler bilir."
Neyzen Tevfik 

Günlerden bir gün, her nasıl olduysa arama motorunun biri beni bir .pdf'ye [1] yönlendirdi. Salgın sebebiyle eve tıkılmış olmamızın da etkisiyle oyalanmak için sayfalar içinde öylesine gezinirken 42.nin görülmesi oldukça ilginç oldu. Bu durumun uyandırdığı meraktan olsa gerek, sitedeki diğer .pdf'lere de göz atarken bu kez [2] üzerindeki 25. sayfa ile de karşılaşıldı vesaire.

Aslına bakılırsa onbeş sene kadar önce [Resim.6] temelinde yayınlanma sırasına girmiş, sonrasında arada kaynamış bir konuya dönüş de bu vesileyle gerçekleşmiş oldu. Böylelikle hemen o gün bunu yazmak gerekli hâle geldiyse de aslında bu pek iyi bir fikir değil gibiydi. Mecburen içerik yaklaşık iki sene sürecek bir soğumaya daha bırakıldı ki yazı yeteri kadar sâkin ve yumuşak olabilsin ; ) Her ne kadar böyle konuları ele almaktan fazlasıyla bezmiş durumda olsam da Buğra'nın da isteği üzerine bununla bir başlayalım dedim.

Üzerinden biraz zaman geçtiği için bir hatırlatma yapmak gerekirse; bu meseleye kısa bir girişi 2017'de yapmıştık ve orada bahsedilen, Türkiye'nin Sahil Güvenliği için gerçekleşmekte olan İngiltere - Hollanda kapışması(!) daha sonra ingilizlerin lehine sonuçlanmıştı... Orada bir devam yazısı olacağından bahsedilmiş olsa bile sonrasında bunu yapmak pek anlamsız ve can sıkıcı görünmeye başlamıştı.

Devamını oku...
 
Manyetoesneklik
Cumartesi, 13 Mayıs 2023

Ferromanyetik malzemelerin bir manyetik alan etkisi altındayken gösterdiği mekanik davranışlar ve özellikler oldukça geniş uygulama sahalarına yayılmış çalışma alanları oluşturur. Mesela 1842'de James Joule Nikel üzerinde araştırma yaparken bu maddenin manyetik alana mâruz kaldığında şekil değiştirdiği fark etmişti.

Manyetobüzülme olarak adlandırılan bu davranış, yaklaşık yüz yıl sonra günümüzün temel sonar malzemeleri olan piezoelektriklerden önceki nesil sonar ayna ve hidrofonlarının geliştirilmesinde kullanılmıştır, mesela Türk Deniz Kuvvetleri tarafından hâlâ kullanılmakta olan antika Mk-37 torpillerinin sonarlarında olduğu gibi. Yine de burada konumuz sonarlar değil.

Devamını oku...
 
Denizaltılar ve Dizeller - 2
Pazar, 07 Mayıs 2023

Denizaltı dizelleri konusa sıcağı sıcağına devam edebiliriz ama bu bölüm herkese değil de meraklısına hitap edebilecek gibi görünüyor. Hâlâ konunun teknik ayrıntılarına girilmeye başlanmayacak bunun yerine birkaç güzel vidyo daha, hepsi bu. Aşağıdaki motor çalıştırma vidyolarından:

İlk ikisi; Birinci Dünya Savaşı döneminde Alman UB-III denizaltıları tarafından kullanılan "MAN S6V35" motoruna aittir.

Üçüncüsü; İkinci Dünya Savaşı döneminde Alman denizaltıları tarafından kullanılan motor modellerinden olan "MWM RS 34S"ye aittir. Aslında bu savaş dönemi için akla ilk gelen denizaltı olan Tip VII'ler üzerinde kullanılan MAN MLV 40/46'yı çalışırken görmek de iyi olurdu ama bulamadım, yine de Das Boot'u izlerseniz onu da görebilirsiniz.

Dördüncüsü; yine İkinci Dünya Savaşı döneminden ABD denizaltıları üzerinde kullanılan başlıca iki ana makina türünden biri olan "Fairbansk-Morse 38 D81/2" motorudur.

Devamını oku...
 
Denizaltılar ve Dizeller - 1
Çarşamba, 03 Mayıs 2023

Bâzen ele alıncak konulara temelden başlamak daha iyi olur ve bu da tam o türden bir içerik sayılabilir. İşe hemen aşağıdaki, 1942 tarihli ve birbirinin devamı sayılabilcek iki güzel vidyo mevcuya giriş için pek şahanedir desek yanlış olmaz.

İkinci Dünya Savaşı döneminde ABD denizaltılarında kullanılan Fairbanks-Morse [1] üretimi dizellere yönelik verilen eğitimlerin birer parçası olarak hazırlanan bu vidyolar vasıtasıyla; genel anlamda dizel motorlar hakkındaki temel kavramlar anlaşılmaya başlanacağı gibi, iki zamanlı motor nedir, dört zamanlı motor nedir, söz konusu motorların bileşenleri hangileridir ve bu bileşenlerin özellikleri nelerdir vesaire gibi önemli mevzular kolayca anlaşılabilir ve öğrenilebilir:

Devamını oku...
 
Tan Yeri Ağaracak mı?
Pazar, 23 Nisan 2023

Önceki yıllarda; Milli Denizaltı, kısa adı ile MİLDEN bağlamında bir takım önemli konulara kısaca değinmeye çalışmıştık. Söz konusu proje ülkede yürütülmekte olan bütün projeler içinde hem teknolojik olarak en zorlusu, hem de stratejik açıdan ülkenin bekâsı için en önemlisi olduğundan bunu yapmaya bir süre daha devam etmekten zarar gelmez denilebilir. Bu kez meselenin son derece alengirli açılarına temas etmek gibi bir niyet yok, yalnızca bâzı temel teknik ayrıntılardan bahsedilecek.

Hızlıca konuya girersek, MİLDEN üzerinde bulunması, uygulanması, kullanılması "kesinlikle" şart olan, "asla vazgeçilmemesi" gereken tasarım çözümleri, bileşen ve teknolojileri sıralamakla başlayalım:

Devamını oku...
 
Baybars - 2
Pazar, 15 Ocak 2023

"Kâfire garet içün doğrulalı dümenler
Gemiler forsa yürür dorıdadur yelkenler
Yelteyüb birbirini çûş ile der görenler
Gel donanmaya gidüb azm-i Fireng eyleyelüm"
Yetim 

Son konuya sıcağı sıcağına biraz devam edelim. Burada ilk olarak eldeki gelecek nesil kavramsal muhrip tasarımı olan Baybars ile TCG Anadolu'nun hârici görünüşleri ve boyutları tek bir resim üzerinden karşılaştırılacak ki böylece hem bu hususlarda laf etme ihtiyacı ortadan kalkacak, hem de içerik muhtemelen daha kolay anlaşılır olacak.

İkinci olarak ise yine tek bir resim ile Baybars kavramlal tasarımının ilk döngüsü olan taslak-1.0 için öngörülen temel bâzı bileşenler kısaca tanıtılacak, mecburen birkaç cümle açıklama ile birlikte.

Yaftalar:
Devamını oku...
 
Baybars - 1
Cumartesi, 07 Ocak 2023

"Aman da Kaptanpaşa izin ver bize
İzin de vermezsen bize dök bizi denize"
Kırım Türküsü'nden 

Korsan Muhrip: Baybars

En azından son bin yıl için, denizler üzerinde hâkimiyet sağlayamayan milletler Dünya üzerinde asla söz sahibi olmadılar, hatta kendi küçük çöplüklerinde bağımsız kalabilmeleri bile mümkün olmadı. Zaman zaman karalar üzerinde hızlı ve büyük askeri başarılar elde edebilseler bile bunlar, kaçınılmaz olarak, ancak saman alevi hükmündeydi.

Söz konusu hâkimiyeti sağlayabilmek için birinci sırada gelen ihtiyaç iyi denizcilere sahip olmaktır. İkinci sırada ise iyi gemilere sahip olmak gelir ve bunu sağlayabilmek de uygun mühendislik ve teknoloji altyapısına sahip olmayı gerektirir. Toplamda çok geniş ölçekli insan temelli yeteneklere ihtiyaç duyan bütün bu mekanizma hem kurgulama, hem de işletme açılarından son derece hassas ve karmaşıktır.

Devamını oku...
 
Sorarlarsa Ne Söyledi
Çarşamba, 21 Aralık 2022

"İspanyol kralı hamletti geldi
Beşyüz elli alayın kurdu
Gâziler kılıncın biledi vardı
Var ise evliyadır Dayımız bizim"
Seferlioğlu 

Aslında bu konuyu ve bağlantılılarını çeşitli zamanlarda defalarca ele almışlığımız vardı, örneğin; burada, şurada, falanda veya filânda gibi ama yine de geçtiğimiz ay İspanya'dan gelen açıklamalarla meselenin artık daha fazla gizlenememesi ve nihâyet mâlûmun ilân edilmesiyle, durum bizi de doğrudan doğruya ilgilendirdiğinden, bir kez daha ve dahi tamâmen anlamsızca da olsa, ele alınabilir hâle geldi.

Yukarıdaki bağlantılarda bahsedilen veriler, resimler ve ayrıntılar burada boşu boşuna tekrar edilmeyeceği için aşağıya devam etmeden önce onlara dikkâtlice göz atmak tavsiye edilir, aksi taktirde yazının devamı doğru olarak anlamak pek mümkün olamayabilir...

Devamını oku...
 
Bize Hayreddinli Derler
Pazartesi, 03 Ekim 2022

Kabaca iki yıl kadar daha bu Dünya'da oyalandıktan sonra önceki mevzuya biraz daha devam etme imkânı ortaya çıktı. Geçen hafta gibiydi, izlediğim ilgi çekici bir vidyo vasıtasıyla TUSAŞ motor sanayii tarafından geliştirilmekte olan TF6000 adlandırmalı turbofan motorundan da haberdar oldum. Bu belki de eski bir havâdisti ama yine de benim için yeniydi.

Söz konusu motor tabii ki bir uçak motoru ve temel olarak herhalde Hürjet için geliştiriliyor olsa gerek ama endişe etmeyin havacılık alanına girecek değiliz ; ) ve fakat bu haber en az havacılar kadar denizcileri de ilgilendiriyor ve Türk Hava Kuvvetleri için ne kadar önemliyse, Türk Deniz Kuvvetleri için de en az o kadar önemli olmalı...

Devamını oku...
 
Yunus
Salı, 13 Eylül 2022

Tam çeyrek asır önce bu yazının taslağı çoktan hazırdı ve gidişata bakıldığında sitede ele alınacak ilk konulardan biri olacaktı ama özel bir sebeple iptâl edilmesi gerekti. İki hafta kadar önce genç bir arkadaşla yazışırken aynı konu bir şekilde içeriğe dâhil olunca, yaşanan bu küçük gecikmeden sonra meseleyi tamamlamak artık iyi olur gibi görünüverdi.

Kısa Burunlu Yunus (Delphinus Delphhis)

Resim.1) Bir Reşadiye - Göcek seyri esnasında Marmaris - Rodos arasında orta suda kayığımıza eşlik eden küçük bir kısa burunlu yunus (delphinus delphis) sürüsündekilerden biri, 26 Mayıs 2013, 13:16:34.

Aslına bakılırsa zaman zaman bu konulara giriş mâhiyetinde bâzı ipuçları da verilmişti, örneğin buradaki gibi. Şimdi de biraz daha ayrıntıya inilebilir ki böylece gençler için ufuk açıcı bir etki oluşmasında belki bir nebze olsun katkı sağlanabilir.

Devamını oku...
 
Doğal Dolaşım
Çarşamba, 31 Ağustos 2022

Denizaltılar üzerinde nükleer tahrik sistemlerinin kullanılmaya başlanmasıyla oluşan yarış ortamında taraflar birkaç önemli noktanın geliştirilmesi üzerine özellikle odaklandılar; güç-ağırlık ve güç-hacim oranlarının iyileştirilmesi, güvenliğin artırılması, izlerin; öncelikle gürültünün azaltılması. Bunlardan üçüncüsü açısından en önemli seviye atlaması ise 1969'da ABD donanmasına teslim edilen 671 borda numaralı Narwhal adlı türünün tek örneği denizaltı [Resim.4] vasıtasıyla gerçekleştirmiştir.

Söz konusu denizaltı 1997'de Seawolf hizmete girene kadar tam 28 yıl boyunca ve üstelik kendisinden çok sonra inşa edilen nükleer denizaltılara karşı (bir ihtimâl Ohio sınıfı hâriç) bile açık bir akustik üstünlük sağlamıştır ve bu sebeple de 1999'da hizmet dışına çıkarılana kadar Akustik İstihbârat görevlerinde kullanılmıştır.

Akış ve sevk sistemi kaynaklı gürültüler şimdilik bir taraf bırakılırsa bir nükleer denizaltının gürültüsünü azaltabilmenin yolu tahrik sistemini sessizleştirmekten geçer. Nükleer tahrik sistemi kaynaklı gürültülerin en güçlü iki bileşeni ise:

Devamını oku...
 
Kıçtaki Esinti
Pazar, 21 Ağustos 2022

Gemi güverteleri ve üstyapıları etrafında havanın akışı rüzgâraltı bölgesinde belirgin ve kimi zaman dikkâte alınması gereken etkilere sebep olur. Bu açıdan en önemli durumlardan biri de kıçüstünde bir hava aracı taşıyan türde gemilerin üstyapılarının hava-dümensuyundaki akışın yapısı ve söz konusu hava araçları ile etkileşimidir.

Daha önce bu amaçla gerçekleştirilen deney çalışmalarından ve bu tür durumların incelenmesinde en yaygın kullanılan SFS-2 tanımlamalı ölçekli modelden bahsedilmişti.

SFS2'ler

Resim.1) Bu çalışmada kullanılan iki 3B nesne. Sağda bilindik SFS2 modeli, solda ise (SFS2B) üstyapısının bütün yüzeyleri 11derece içe eğilmiş ve dört köşesi de 2m yarım pah kırılmış.

Devamını oku...
 
Karada
Salı, 09 Ağustos 2022

1948 yılında, denizaltıları tahrik etmek için atom enerjisi kullanmaya yönelik ilk çalışmanın ABD'de resmen başlatılmasıyla yeni bir döneme girilmiş oldu. Bir denizaltı üzerine yerleştirilecek ilk nükleer reaktör temelli bu tahrik sistemini geliştirmek için hazırlanan tasarımın ilk uygulaması ise karada kurulan özel bir tesis [Resim.1] yoluyla gerçekleştirildi.

STR (Submarine Thermal Reactor) olarak adlandırılan bu ilk kara konuşlu denizaltı tahrik sisteminin inşası 1949'da başladı ve 1953'de tamamlandı. Bununla birlikte son derece gizli yürütülen bu proje hakkında yeterli istihbaratı sağlayabilen Sovyetler de 1949'da hemen benzer bir proje başlattı ve daha sonra başlamalarına rağmen 1952'de, biri basınçlı su diğeri sıvı metal soğutmalı iki prototip denizaltı tahrik sistemi birden karada ateşlediler. Böylece denizdeki soğuk savaş, denizaltı gücü merkezli olarak başlamış oldu.

Devamını oku...
 
Ahşap
Pazar, 31 Temmuz 2022

Bu zamana kadar denizcilik açısından önemli sayılabilecek, görece yeni nesil malzemelere odaklanmıştık ama nihâyetinde çeşitli sebeplere daha derine inmek de elzem oldu. Artık geçmişin gemi malzemelerine ve teknolojilerine yönelik bâzı konuları ele almaya da başlayabiliriz ki doğal olarak bu sahaya giriş için ağaçlar ile ilk adımları atmak en uygunu olacaktır.

Kalyata-i Hümâyûn / Enine Kesit

"Ağ sakallı Dede Korkutdan öğüt aldum.  
İlerü yatan kara dağları aşdum.  
İlerü yatan Karadenize girdüm.  
Ağaçtan gemi yondum,  
Ağ gömlegüm çıkardum, yelken kurdum.  
İlerü yatan denizi dildüm, geçdüm.  
Kitâb-ı Dedem Korkud   
Alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzân  
~ 10.yüzyıl
   

Mevzu son derece kapsamlı olduğundan, merkeze Türk Denizciliği alınmak suretiyle belli bir noktaya odaklanılarak mesele biraz olsun ele avuca sığdırılabilir hâle getirilmeye çalışılacaktır ve tabii ki zaman-mekan yüzeyinde insanlık tarihi boyunca milletler arası ciddi etkileşimler söz konusu olduğundan, odağın dışına çıkmak da kaçınılmaz olarak gerekecektir.

Devamını oku...
 
Koçi Bey Risâlesi
Pazar, 19 Haziran 2022

Koçi Bey RisâlesiHemen hemen beş yüzyıl önce Koçi Bey adlı bir Osmanlı devlet adamı tarafından hazırlanmış bu eser; Osmanlı Devleti'nin tarihini doğru olarak değerlendirip anlayabilme köprüsündeki kilittaşı olarak değerlendirilebilir.

Buradaki kısa değerlendirme için söz konusu eserin, Zuhuri Danışman tarafından hazırlanarak, 1972'de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bastırılan ve yanda kapağı görülen bir uyarlamasından faydalanılmıştır.

Koçi Bey, risâlesini 1041 (1631) yılında Sultan Dördüncü Murad'a sunmuştur ki asıl risâle budur. Sonraki padişâh olan Sultan İbrahim'e sunduğu ikinci bir risâle daha vardır, dönemi itibarı ile gizli tutulması gereken bu ikinci eserin tanınması çok daha sonraları olmuştur ve günümüzde iki eser artık birlikte değerlendirilmektedir.

Zuhuri Danışman tarafından belirtildiği üzere Dördüncü Murad'a takdim olunan risâlede kullanılan dil ıstılahlarla dolu, ağır ve ağdalı bir Osmanlıca ile yazılmış iken, Sultan İbrahim'e sunulan gayet sâde ve açık bir dille yazılmıştır, iki hükümdarın bilgi seviyeleri göz önüne alındığında bu fark doğaldıdır.

Koçi Bey risâlelerinde önce Devlet teşkilâtındaki bozuklukları izah eder ve bunu yaparken Hükümdarlık makâmını tenkid edecek kadar cesurdur, hem de Dördüncü Murat gibi gelmiş geçmiş bütün padişahlar içinde en sert tabiatlı olana karşı. Bu ayrıntı aynı zamanda Dördüncü Murat'ın günümüzde söylenenlerin aksine; yalnızca hainlere karşı (taşıdığı devâsa sorumluluk sebebiyle ve bütün Devlet yöntecilerinin de daima olması gerektiği şekilde) sert ve aslında gâyet akıllıca hareket eden ve dahi adil bir Sultan olduğunu anlatmaktadır ki bu sebeple belki de kendisine Osmanlı Hânedanı'nın "Son Gerçek Padişah"ı da denilebilir.

Dâima iftiharla anılan Kanûnî Sultan Süleyman devrini açıkça tenkit ederek, fenalıkların başlangıcı olarak gösteren Koçi Bey yazdığı risâlelerinde, bahsettiği bütün bu bozuklukların düzeltilebilmesi için yapılması gerekenleri de açıklamıştır. Akıl hocasının önerilerini dikkâte alan Sultan Murat durumu düzeltme yönünde adımlar atmaya başladıysa da ömrü yetmemiştir.

Bu kitap günümüz okuyucusu için son derece karamsarlık verici olabilir. Neden diye sorulursa; içerik beş asır önce yazılmışken, adeta benim de sizinle birlikte içinde yaşadığım bu zaman dilimini, tam bugünü anlatıyor gibidir, işin kötü tarafı muhtemelen yarını da. Neyse, siz yine de ümitsizliğe kapılmayın.

Birkaç cümle alıntı [ sarı ] ile konuyu tamamlayalım:

[  Benim devletlû hünkârım, kapudan paşa kulu­nuzun eli altında kırk - elli kadırga sâhibi beyler vardır. Mora beyi, Rodos beyi, Ağriboz beyi, Sistra beyi, Sakız beyi, Menteşe beyi, İnebolu beyi, Midilli beyi, Karlıeli beyi, Cezâyir beylerbeyisi, Tu­nus beylerbeyisi, ve Mağrib beylerbeyisi üçbin kılıç olur. Bunların kadırgaları vardır. İlkbaharda kaptan paşa pâdişâh donanması ve tersâne halkı ile sefere çıkınca bunlar da beraber sefere giderler. Ne tarafa ferman buyurursanız...   ]

[  İkinci Sultan Selim -Allah'ın feyzi üzerine olsun- zamanında İspanya ve Venedik donanması, pâdişâh donanmasını bozup, sonra 90 parça çekdirme ve kadırga ile Ayamavra kalesini kuşatmıştı. Yanya beyi Gazi Turhan oğlu Mustafa bey adlı korkusuz gazi yetişip, kâfir donanmasını darmadağınık, ve bir çok askerini keskin kılıca lokma edip, kıt’ayı elle­rinden kurtardı.   ]

[  İslâm ülkesinin etrafında, bir köşede düşman görünse dahi, haberi padişah katına gelmeden dev­letsiz kelleleri, divân-ı humâyun önüne ulaşırdı.   ]

[  1005 (1597) târihine gelinceye kadar ... Zeâmet ve tımar adı ile kimseye arpalık1 ve­rilmezdi. Paşmaklık2 tâyini lâzım gelse pâdişâh hası olan köylerden 19,999 akçeye varıncaya kadar tâyin olunup, fazla olmazdı. Eski tımar ve zeâmet kimse­ye has ve paşmaklık olmazdı... Dilsizler ve diğer pâdişâh nedimleri kimler olursa olsun ulûfeli olup zeâmet ve tımar onlara yasaktı... Şehir oğlanları ve reâyâ3 tâifesinin tımar iste­meleri küfürle biraberdi. O çeşit kimselere verilmek mümkün değildi.   ]

[  ... bunca kaleleri ve memleketleri fethedip, âlemi süsleyen seslerinin dünyâya velvele salması, zeâmet ve tımar erbâbının desteği ile olup, etraftaki hükümdârlardan bac4 ve haraç almışlardı. Aslında din ve devlet uğruna can ve baş veren seçme, başkalarından ayrı, cesur, benzerlerinden üstün olan, itâatli, boyun eğen onlardı. Onlar mükemmel iken yapılan gazâlarda, savaşlarda asla kapıkullarına ihtiyaç olmazdı. Devletin iyiliğini isteyen temiz ve inzibatlı bir taife idi. Aralarında bir tek yabancı yoktu. Hepsi ocak ve ocak-zâdeler, baba ve dedelerinden kalma pâdişâh dirliğine sahip kimselerdi.   ]

[  Derviş Mehmed paşa ve Nasuh paşa gibi, cesur, yiğit, mert ve bahadır nice sâdık vezirleri, bâzı garaz sahipleri, birçok iftiralar ederek Allah korusun "Yüce salta­nata suikastı vardır" diye padişahın gazabına uğrat­tılar. Onlardan sonra gelen vezirler, mecburen iç halkına5 uyup, havalarına göre hareket edip, her ne isteseler red etmez oldular. Onlar da pek çok işlere karışmağa başlayıp, kan bahasına nice yüz yıl ev­vel fetholunmuş köyleri, tarlaları birer yolunu bu­lup, kimini paşmaklık ve kimini arpalık, kimini mülk olarak verdirib, kendileri tamamen doyduktan sonra her biri adamlarına nice tımar ve zeâmetler verdirip, kılıç erbabının dirliklerini kestiler. Devlet hâzinesini ziyana uğratıp, âlemi bu hale getirdiler.   ]

[  Bundan sonra yine kanâat etmeyip, rüşvet kapısını açarak sancaklara, beylerbeyilere ve diğer pâdişâh mansıblarına karışmağa başladılar. Bir alay ehliyet­siz ve hak sâhibi olmayanın, rüşvet laşesine tama edip, kimine beylik, kimine beylerbeylik alıverip, hak sâhibi olan bir alay iş görmüş, emektar, yarar ve şecâatli kullar, itibarsızlık köşesinde nam ve ni­şansız kalıp, fakirlik ve hiçlik içinde kaldılar.   ]

[  Tımar6 ve zeâmet7 erbabı tamamen yok oldu. Bu yüzden ya­pılan seferler, bir varup bir gelmeden, belki mâmur memleketleri yakıp, yıkmadan ibaret kalıp fetih ve zafer görünmez oldu. Disiplin âlemden kalktı. Ulûfeli asker dünyayı tuttu ve sipahi guruhunu bastır­dı. Namlıları, vükelâya8 bağlanıp, her ne kadar fitne ve fesad çıktı ise bu gibilerden oldu.   ]

[  Evvelce Şeyhülislâm olan kimseler olgunluk ve fazilet kaynağı oldukdan başka çekinmeden hakika­ti söyleyen kimseler olup, âlemin sığınağı pâdişâh hazretlerine her vakit güzel nasihatlerden geri kal­mazlardı. Din ve devletin düzenine çalışır olup, hal­kın ahvâli ile ilgilenirlerdi.   ]

[  Bugün ilim yolu dahi fevkalâde bozulmuştur. Aralarında yürürlükte olan eski kanun işlemez ol­muştur.   ]

[  Nihâyet, 1003 (1594) târihinden beri düzen bozulup, evvelce şeyhülislâm olan Sunullah efendi, birkaç defa yersiz olarak azlolundu, kazaskerler da­hi sık sık azlolunmakla yerine gelenler azil korku­suna düşüp, devlet bindiklerine karşı dalkavukluk yapmağa mecbur kaldılar. Pâdişâh huzurunda hak sözü söylemez oldular. Herkesin hatırını hoş etmeye ehemmiyet verir oldular..   ]

[  Giderek her işe hatır karışmakla ve her işe göz yummakla hak sâhibi olmayanlara hadden aşın mevkiiler verilip, eski kanun bozuldu.   ]

[  Bir zerre kadar küçük olan bu fakir kul, İstan­bul’a geldiğim vakit, vâkıa yüce bilginler şimdiki gibi maiyyet sahibi değil idi. Fakat bir müderris duacıları yoldan geçse, bütün halk tamamen ona dönüp, pek fazla hürmet ve ikram ederlerdi. Irz ve vakarları olgun halde idi. Dışarı çıktıkları va­kit, kendileri ve adamları babayani elbiseler giyerlerdi. Katiyen süs ve zarâfetleri yoktu. Beyhude seyir ve sülük ve yüksek mevki isteğinde değillerdi..   ]

[  992 (1584) târihine gelinceye kadar köyler ve tarlalar, kılıç ehli elinde ve ocak-zâdelerde olup, yabancı ve kötü asıllı kişiler girmemiş idi. Büyüklerin ve âyânın sepetine girmemişti... Boşalan tımar ve zeâmetler de eski kanun­lara aykırı olarak İstanbul tarafından verilmeğe başlandı. İleri gelenler ve vükelâ, boşalan yerleri adamlarına ve akrabalarına verip, İslâm memleket­lerinde olan tımar ve zeâmetin seçmelerini şer'i şe­rife ve yüksek kanuna aykırı olarak kimini paşmaklık yaparak, kimini pâdişâh Has'ına katarak, kimini mülk olarak, kimini vakif olarak, kimini vücudu sıhhatte olan kimselere emeklilik olarak ve­rip, bütün zeamet ve tımar, ileri gelenlerin yemliği oldu. Bu bozukluklar, devletin en şecâatli, güçlü, şan ve şevkete sebep olan askerinin harap olmasına se­bep oldu. Halbuki paralı asker, aşağı tabaka hal­kından devşirilirse hiç bir yararlığı olmaz.   ]

Koçi Bey Risâlesi doğrudan konuya temas etmese de Osmanlı/Türk Denizciliğinin nasıl ve neden çöktüğünü doğru olarak anlayabilmeyi sağlayabilecek şekilde devlet içindeki çürümeyi açık olarak ortaya koyan içeriğe sahip olması sebebiyle denizcilik tarihi açısından da önemlidir diyebiliriz.

Tabii Koçi Bey'in yazdıkları esas olarak bugünü anlayıp, geleceği de kestirebilmek açısından değerlidir ki burada olmasa da asırlardır Batıda bu kitaba yönelik güçlü bir ilginin mevcut olmasının sebebi de bu ayrıntı olsa gerektir.

Yaftalar:

♦ Açıklamalar

1. Arpalık: Devler memurlarına ek gelir ve görevden ayrıldıktan sonra bir nevi emeklilik sağlamak amacıyla tahsis edilmiş akar. [geri]
2. Paşmaklık (Başmaklık): Padişahın ailesinden kadınların (Anne, kız çocuklar ve hanımlar) giyim-kuşam gibi ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için vergi gelirleri kendilerine tahsis edilmiş Devlet arazisi. [geri]
3. Reâyâ: Müslüman olmayan tebaa. [geri]
4. Bac: Diğer hükümdarlardan alınan vergi. [geri]
5. İç halkı: Ednerun halkı [geri]
6. Tımar (Timâr): Dirlik anlamında bir kelime olup, yetiştirdikleri hayvanları ile birlikte harbe iştirak eden ve Sipâhi denen Osmanlı askerine öşrü alınmak üzere tahsis edilen tarım arazisi. [geri]
7. Zeâmet: Büyük ölçekli tımar [geri]
8. Vükelâ: Kelime anlamıyla vekil'in çoğulu; vekiller. Bugünkü anlamıyla kendilerine iş havale edilen karar vericiler: Bakanlar. [geri]
 
BaşlangıçÖnceki 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 SonrakiSon

Telif Hakkı © 1997-2024 [uskudar.biz]
- sürüm 6.0.0 - Bütün Hakları Saklıdır.
Kullanım şartları için tıklayın!