Uyku Oğuz'un Düşmanıdır
Salı, 09 Ocak 2024

TCG Mızrak

Burada kısaca ele almak isteğimiz konu; Savaş Gemilerimiz üzerindeki "Borda Rakamları" veya başka bir ifâdeyle "Gövde Numaraları" olacak. Amerikalılar buna, Türkçeye çevrilebileceği şekliyle "Gövde Sınıflandırma Numaraları" ingilizler ise "Filandra Numaraları" demektedir.

Bununla birlikte ABD donanmasının sisteminde yalnızca rakamlar kullanılırken, bizim de Nato'ya girişten 7 yıl sonra, 1959'dan başlayarak uygulamakta olduğumuz İngiltere Donanması sisteminde ise geminin sınıfını tanımlayan bir harf ve takip eden rakamlar kullanılır, hemen yukarıda bir örneği görüldüğü gibi. Her ne kadar bu ingiliz sistemine Nato sistemi dense bile bu tam olarak doğru değildir çünkü amerikalılar bunu değil de kendi sistemlerini kullanmaktadırlar. Aslında burada bir mesaj da yok değil; bir nevi sahip-köle durumuna atıf gibi.

Günümüz şartlarında, bu hususta sorulması gerekli iki temel soru mevcuttur denilebilir:

1. Bu uygulamaya yâni "Borda Rakamları"nı kullanmaya hâlâ devam etmeli miyiz?

2. İngiliz sistemi yerine artık milli bir tanımlama sistemine ne zaman geçilecek?

TCG Mızrak

Resim.2) P332 "Gövde Numaralı" TCG Mızrak İstanbul Boğazı'nda Kuzeye seyir hâlinde iken. Gemiye özel tanımlamalar işaretlendiği üzere; başta, üstyapı üzerinde ve ayrıca resimde görülemeyen aynada bulunmaktadır.


Önce ikinciyi ele almaya çalışalım:

Yukarıdaki [Resim.2] ile başlarsak, Gövde Numarasının "P" ile başladığı görülebilir. Bu nedir diye merak eden varsa ingilizce "Patrol" (Devriye) anlamındadır. Aşağıdaki diğer resimler için de açıklamak gerekirse; F "Frigate" (Fırkateyn), S "Submarine" (Denizaltı), burada resmi gösterilmeyenlerden kullandığımız diğerleri; A "Auxiliary" (Yardımcı), D "Destroyer" (Muhrip) ve meşhur(!) TCG Anadolu üzerinde görüldüğü üzere L ise "Landing" (Çıkarma) olarak sıralanabilir.

Peki bir Korvet olan TCG Heybeliada üzerindeki rakamlar neden F ile başlıyor? Çünkü ingilizler bu tür bir gemi sınıfı kullanmadıkları için ve C'yi "Cruiser" olarak atadıklarından, velhâsıl Korvet için bir tanımlamaları olmadığından, mecburen F kullanmışız, başkalarına tâbi olmanın doğal bir sonucu olarak.

TCG Yavuz

Resim.3) F240 "Gövde Numaralı" TCG Yavuz Beşiktaş açıklarında demirli iken. Gemiye özel tanımlamalar işaretlendiği üzere; kıçta, ayrıca resimde görülemeyen başta, helikopter hangarı üzerinde ve geminin vasıta botunun üzerinde bulunmaktadır.


Türkiye 1952'de Nato'ya girse de (bildiğim kadarıyla) 1959'a kadar kendi sistemini kullanmayı başardı. Bu tarihe gelindiğinde ise Nato mekanizması artık ülkeyi neredeyse tamamen teslim almıştı. Dolayısı ile o yıl Donanma gemilerinin "Gövde Numaraları" da değiştirildi. Örneğin olması gerektiği gibi, güzel bir şekilde "D-7" Gövde Numarasına sahip TCG Preveze denizaltısı da "S-340" oluverdi...

Yeni nesil savaş ve işgâl artık bu şekilde gerçekleşiyordu, tatlı, tatlı! Örneğin aynı dönemde, ingilizleri dâima çok rahatsız eden Şehzadebaşı Karakolu'nda İstanbul'un işgâli sırasında yaşananların, her sene anılması faaliyetleri de bu karakolun 1950'lerin ikinci yarısında yıktırılması ile son bulacaktı!

Nato nereye nasıl saldırması gerektiğini çok iyi biliyordu ve bütün temel harekâtları gelenek ve kültür hedeflerine yönelikti çünkü bunları zehirledikten sonra gerisi kendiliğinden çökecekti. Bu sebeple doğrudan dile (denizci diline) saldırdılar ve 15-20 yıl gibi çok kısa bir sürede, önceki neslin de artık sahadan çekilmeye başlamasıyla Türk Denizci Dilini ve Kültürü neredeyse tamamen bitirdiler! Sonrası mâlûm...

TCG Yavuz

Resim.4) F240 "Gövde Numaralı" TCG Yavuz Beşiktaş açıklarında demirli iken. Aynı gemi için önceki resimdekilere ilâve olarak gemiye özel tanımlamalar üstyapı üzerinde işâretlendiği şekliyle; isimler ve çağrı işâreti olarak bulunmaktadır. Çağrı işâreti: (T)urgut (B)urak (K)alyon (S)eydi şeklindedir.


Bugün hepimiz denizciliğimizin derin ve güçlü kökünü çoktan kaybetmiş (yok edilmesine göz yummuş) durumdayız, geri dönüş mümkün görünmüyor. Evet şimdi artık "yerli ve milli" gemiler, uçaklar vesaire yapabiliyoruz ama acaba geç mi kaldık? Bugün ise asıl soru şu: Ülkede "yerli ve milli" insan kaldı mı? Biz kimiz?

İlk soruya gelirsek:

Günümüzün gelişmiş "Bilgi Savaşı" ortamında veri ve bunların nasıl işlendiği, son derece stratejik kavramlardır. Sürmekte olan Rusya-Ukrayna savaşında da bu konuyla ilgili çok sayıda dikkâte değer ayrıntı görülebilmektedir.

Ülkenin coğrafi şartlarına bağlı olarak Türk Donanmasının gemileri mecburen çok dar su yollarında ve yoğun yerleşimlerin olduğu kıyılara çok yakın sularda devamlı olarak seyir yapmak zorundadır.

Bu kaçınılmaz gerçeklik istihbarata karşı koyma ve düşmanı aldatma açılarından bize özgü bâzı yaklaşımlar geliştirilmesini ve kulanılmasını zorunlu kılmaktadır. Diğer taraftan milli bir duruş sergilemeden bunları yapamayız ama Nato'ya bağlı kaldıkça da milli bir duruş sergileyebilir miyiz?

TCG Heybeliada

Resim.5) F511 "Gövde Numaralı" TCG Heybeliada Çanakkale Boğazı'ndan geçerken. Gemiye özel tanımlamalar işaretlendiği üzere; başta, kıçta, ayrıca helikopter hangarı ve resimlerde görülmeyen vasıta botları üzerinde bulunmaktadır.


Bunların en başında gelen ise Donanma Gemilerini bir nevi anonimleştirmek amacıyla dışarıdan bakanlar açısından kimliksizleştirmektir. Böyle bir önlem günü geldiğinde son derece değerli faydalar sağlayabilir.

Bu tür bir yaklaşımın amacı öncelikle aynı sınıftan birden fazla olan gemileri, dışarıdakiler açısından tamamen birbirine eşdeğer hâle getirmek ve durumu bulanıklaştırmak olarak özetlenebilir. Bu işlemi üç temel bileşene indirgersek:

  1. Bu sayfadaki resimlerde örnekleri gösterilen ve gemiler üzerinde kullanılan "Gövde Numaraları" "İsimler" ve "Çağrı İşâreti Kodları" gibi gemiye özel bütün bileşenler kaldırılmalıdır.
  2. Özellikle kıyıya yakın seyirlerde, gözle izleyenlerin telsizle doğrulama yapmasına izin vermemek için elektronik sessizliğe uyulmalı veya böyle bir haberleşme kullanılmasının zorunluğu olduğu durumlarda kimliği açık etmemeye özen gösterilmelidir.
  3. Donanma Gemileri üzerinde kesinlikle Otomatik Tanımlama Sistemleri (AIS) kapalı durumda bile olsalar taşınmamalıdır.

TCG Batıray

Resim.6) S349 "Gövde Numaralı" TCG Batıray satıh seyrinde iken. Bir süre önce Nato denizaltılar üzerinde "Gövde Numaraları" yazmaktan vazgeçince Türk Deniz Kuvvetleri de buna uydu. Bugün denizaltılarımız üzerinde böyle şeyler mevcut değil, darısı diğer gemilerimizin başına.


Böyle bir uygulama gerçek savaş ortamında önemli bir taktik üstünlük sağlayabilir, en azından zaaf gösterilmesine engel olarak düşmanın işini oldukça zorlaştırabilir. Diğer taraftan bunun kadar önemli olmak üzere asimetrik tehditlere karşı korunmaya da yardımcı olabilir. Ne de olsa çok sevidiğiniz müttefikleriniz mâlûm teröristlerden seçtiği adamlara kapsamlı eğitimler vererek diğer alanlar yanında terör SEAL ve UDT özel birlikleri(!) de oluşturdu ve tabii ki bunu boşuna yapmadı. Gerçi buna asimetrik tehdit demek biraz iyimserlik olur ya neyse.

1980'lerde küçük Sri Lanka Donanmasının başına gelenlerin burada tekrar edilmemesi için çok dikkatli olmak gerekli. Geçenlerde ateşi bulan ABD derin devletinin meşhur adamının, meşhur bir sözüyle bitirelim: ABD ile düşman olmak tehlikelidir, dost olmak ise ölümcüldür...

 
Telif Hakkı © 1997-2024 [uskudar.biz]
- sürüm 6.0.0 - Bütün Hakları Saklıdır.
Kullanım şartları için tıklayın!