Kemere
Burak Reis'in İtalya Görevi |
Çarşamba, 25 Mart 2020 |
Erken Osmanlı döneminde yaşayan ve Türk tarihinin dikkât çekici denizcilerinden olan Burak Reis [2] hakkındaki mevcut bilgilerimiz (henüz) yeteri kadar geniş değildir. Bu gerçekliğin de katkısıyla, Topkapı Sarayı belgeliğinde kayıtlı bulunan (yukarıdaki resim) 10589 sayılı iki sayfalık "Reis Burak Vardığı MaslahatA Beyân Olunur" başlıklı bir belge daha da büyük önem taşımaktadır.
Yavuz Sultan Selim'in babası Sultan 2. Bayezid, daha sonra Avrupa'ya kaçan kardeşi şehzade Cem Sultan sebebiyle Devlet üzerinde oluşan ciddi tehditten dolayı, oldukça dikkâtli bir siyâset yürütmekteydi. Bu arada dönemin önemli denizcilerinden Burak Reis (muhtemelen) tek başına, İstanbul'dan başlayarak Savoia Dükalığına (günümüzün Doğu Fransasındaki bir bölge) uzanan ve amacı Cem Sultan hakkında ihtiyaç duyulan istihbaratı toplamak olan özel bir gizli göreve gönderildi. İşte bahsi geçen bu belge de Burak Reis tarafından görev dönüşünde beyan edilmiştir.
Daha sonraki dönemde Venedik donanmasıyla gerçekleştirilen ve düşmanın mağlup edildiği bir çatışmada (1499) kahramanca şehit olan Burak Reis'in kendi eli ile yazdığı, ilgi çekici ayrıntılara sahip 1483 tarihli bu değerlendirmesinden küçük bir iki alıntı da yapmak gerekirse:
"...bundan avlunya vardım, benümle cenovizli pordegaribado nâm kimesne galatan bile gitdi..."
"...cenovize çıkub bir meyhaneye kondum, anda frenk iskender dirler bir bezirgân vardır ve bir on onbeş kâfir dahi bile vardır ki cem'isi ederler ki biz havandkârın kuluyuz, bunda gelüb yeniçeri çukaşın ve gayri kumaş satarlar, benümle küçükden âşinâlardır..."
"...ondan sonra kendüsüyle buluşdum bana sordu ... ne asıldansın? türk oğluyum dedim..."
"...beyaşa kadırgasıyle işitdim söyleşürlerdi ki hacıyıB olduğu yerinden değişdirmeğe giderler..."
"...dostlarum elli kadar filori virdiler, ziyâde bulamadım, âciz kaldım ... döndüm islâmbolaC gelmeğe, beş gün deniz içinde yürüdük, altıncı gün rapalu dirler cenoviz serhaddinde bir yerdir..."
A. Vardığı Maslahat: Görev Gezisi
B. hacı: Cem Sultan
C. islambol: İstanbul
Burak Reis'in beyân ettiği seyahat ayrıntılarına uygun rota haritasını da buraya koymayı düşünüyorum fakat çeşitli etkenler sebebiyle henüz tamamını çözemediğim için bu konuyu daha sonra tamamlayabilmek ümidiyle sonraki bir tarihe bırakıyorum...
|
|
Pazartesi, 23 Mart 2020 |
Patlayıcı içeren bir harpbaşlığına sahip herhangi mühimmat için, mesela özel olarak burada ele alınacak temel konu olan bir gemisavar güdümlü mermi için en önemli bileşen veya tasarım değişkeni hangisidir? Gövde mi, kanatlar mı, güdüm sistemi mi, harpbaşlığı mı, malzemeler mi, yazılım mı, ya da sürât mi, aerodinamik nitelikler veya radar kesit alanı mı yoksa meşhur(!) motor mu?
Bir açıdan düşünüldüğünde yukarıda sayılan (ve belki sayılmayan) bütün bu maddelerin tamamı tabii ki çok önemlidir ve bir sistem olarak silahın, kendinden istenenleri karşılayabilmesi için de hepsinin birden yeterli seviyede görev yapmasının şart olduğu da açıktır çünkü sadece birinin aksaması görevi rahatlıkla başarısızlığa uğratabilir.
|
Devamını oku...
|
Perşembe, 19 Mart 2020 |
Mühimmatların serbest su yüzeyi ile etkileşimleri söz konusu olduğunda çok-safhalı akış şartlarının karmaşıklığının da etkisiyle, çözülmesi son derece zorlu durumların meydana geleceği aşikârdır. Dolayısı ile ihtiyaç duyulabilecek başarılı çözümleri oluşturabilmek için söz konusu etkilerin çok dikkâtli bir şekilde incelenmesi ve anlaşılabilmesi ihtiyacı elzemdir.
Bu ihtiyaç ise hidrodinamik biliminin özel bir altbaşlığı olarak kabûl edilebilecek hidrobalistik adlı çalışma sahasının kapsamına girer ve ilk paragraftaki mevzuya ilâve olarak "su içinde çok-safhalı yüzüş" özel durumu ile birlikte konu üç temel başlığa ayrılabilir:
- Suya giriş
- Sudan çıkış
- Süperkavitasyon seyri
|
Devamını oku...
|
Ses ile Seyrüsefer ve Kestirme |
Pazar, 15 Mart 2020 |
Muhtemelen insanlık tarihi boyunca, en azından düşünen insanlar için, yarasaların gecenin karanlığında sergiledikleri mükemmel uçuş yeteneklerini gözlemlemek, hem etkileyici hem de şaşırtıcı olmuştur şeklinde bir tahminde bulunulabilir. Bugün için ulaşılabilen yazılı kaynaklar temel alındığında, konuyu anlayabilmek hedefiyle ele alan (bilinen) ilk kişi italyan fizyolog Lazzaro Spallanzani olarak belirtilmektedir.
Elektrikli balıklar vesaire gibi şaşırtıcı özelliklere sahip çeşitli hayvanların ilgi çekici niteliklerinin işleyişini açıklayabilmeye çalışan Spallanzani, yarasaların gece uçuşlarının ardındaki sır ile de alâkadar olmaya başlayınca, ilk olarak karanlıkta görüp göremediklerini anlamaya çalıştı. Önce içine çeşitli engeller yerleştirilmiş karanlık bir odada gözleri örtülmüş yarasalarla deneyler yaptı ve hayvanların hiçbir şeye çarpmadan rahatça uçabildiklerini gördü.
|
Devamını oku...
|
Salı, 03 Mart 2020 |
Süreksiz Galerkin (dG) olarak adlandırılan sonlu eleman yaklaşımı ilk kez 1973'de önerilmiş ve ilk hesaplama 1974'de gerçekleştirilmişti. Bununla birlikte konunun dikkat çekip ilerleyebilmesi oldukça sonra gerçekleşti ve ancak ikibinlerin ilk on yıllık dönemi içinde bilhassa; Maxwell eşitlikleri, sığ su dalgaları, malzeme esnekliği, manyetohidrodinamik gibi sahalara yönelik uygulamalarda, yöntemin kullanımı büyük bir sıçrama yaşadı.
Yüksek mertebeden temsilin sağladığı hassasiyet ve karmaşık 3B geometrilerin etkin şekilde bir arada kullanılabilmesinin sağladığı imkânlar yakın dönem içinde hesaplamalı akışkan dinamiği alanında da bu yaklaşımın uygulanmaya başlanmasının önünü açtı. Bu doğrultuda bir örnek olarak, yüksek dereceden polinom elemanların kullanılabilmesine olanak sağlayan yüksek mertebeden bir sonlu elemanlar yöntemi temelli açık-kaynak yazılımı olarak Nektar++'nın [1] kurulumundan bahsedilecek.
Aslına bakılırsa bu tür bir yazılım, ihtiyaç duyduğu hesaplama gücü sebebiyle ancak büyük paralel hesaplama ortamlarında etkin olarak kullanılabilir ki böyle bir durumda derlenmesi daha uygun bir tercih olacaktır. Bununla birlikte burada konuya masaüstü bilgisayar vasıtasıyla ve yazılımının temel niteliklerine temel bir aşinalık sağlamaya yönelik bir giriş yapılacağından belli işletim sistemleri için üretici tarafından sağlanan önceden derlenmiş dağıtımları kullanarak doğrudan bir kurulum yapmak daha hızlı ve kolay olduğundan, bu ikinci yaklaşım tercih edilecek.
Daha önce SU2 ve pyAero gibi yazılımların derlenme ve kurulumları için Ubuntu 18.04 (bionic beaver) LTS kullanıldığı gibi burada da aynı doğrultuda devam edilecek. Farklı Debian ve Ubuntu sürümleri veya başka dağıtımlar kullanıyorsanız gerekli adres bilgisi [1] üzerinden bulunabilir. Bugün itibarı ile güncel Nektar++ 5.0'ın bahsi geçen işletim sistemine kurulabilmesi için aşağıdaki komutları uçbirimde çalıştırmak yeterli olacaktır:
♦ uçbirim: wget http://www.nektar.info/nektar-apt.gpg
♦ uçbirim: sudo apt-key add nektar-apt.gpg
♦ uçbirim: rm nektar-apt.gpg
♦ uçbirim: sudo add-apt-repository 'deb http://www.nektar.info/ubuntu-bionic bionic contrib'
♦ uçbirim: sudo apt install nektar++
İşlem tamam. Şimdi, birlikte gelen örnek dosyalar ve kullanma kılavuzunun yardımıyla problem çözmeye başlanabilir. Nektar++ önişlem için Gmsh ve sonişlem için Paraview ile birlikte çalışabildiği için toplam olarak tam açık-kaynak bir çalışma ortamı sunmaktadır.
♦ Kaynaklar1. Nektar++ genelağ sitesi - https://www.nektar.info2. Discontinuous Galerkin Methods Lecture, 2008, Jan S. Hesthaven
|
Doğular ve Batılar, Gökler ve Yıldızlar |
Çarşamba, 19 Şubat 2020 |
En yakın dostlarımdan biri, sadece birkaç hafta önce kayığını nihâyet Orta Amerikanın Batı kıyısına bağladı. Hem coğrafyaya, hem de denizciliğe karşı çocukluktan başlayan ilgim ve üstüne muhtemelen Verne, Boro, London etkisi sebebiyle, o yaşlardan beri gözüme kestirdiğim ve büyüyünce(!) gidebilmeyi umduğum birkaç hedefim de hâliyle mevcuttu; Şili'nin adeta sonsuz uzunluktaki muhteşem ve de insansız Güney kıyılarını, Ateş Topraklarını ve Boynuz Burnunu ve devamında Polinezya ülkesinin güney yarısını yelkenle ziyaret etmek gibi. İşte şimdi ~kırk yıl sonra, bugün itibarı ile tam da bu seyri yapabilme imkânı önüme çıkıverdi, hayat ne kadar acayip! Diğer taraftan şu var ki artık bunun benim için hiçbir anlamı kalmadı, zaman başlı başına garip bir değişken...
|
Devamını oku...
|
Cumartesi, 15 Şubat 2020 |
Sonlu bir kanat kaldırma kuvveti üretmeye başladığında, kanadın ucundaki akış etkileri sebebiyle özel bir girdap yapısı oluşur ve dökülmeye [Resim.1] başlar. Bu etki olabildiği kadar sâde bir şekilde açıklanmaya çalışılırsa; akışkan, kanadın uç bölgesi civarında, kanat yüzeyi etrafından oluşan enine ve boyuna basınç dağılımına bağlı olarak, basınç tarafından emiş tarafına doğru, akışa yaklaşık olarak dik yönde hareketlenir, bunun yanında akışkan firar kenarından kanadı terk ederken aşağı yönde bir harekete de zorlanır ve bu iki temel hareketin bileşkesi bölgedeki akış hatlarını burmaya başlar ve nihâyetinde kanat dümensuyu boyunca ilerleyen oldukça karmaşık bir girdap yapısı [Resim.2] meydana gelir.
Resim.1) Bir yüksek-Re doğal laminer akış kesiti olan HSNLF(1)-0213 ile üretilmiş kanat deney modelinin ucunda oluşan girdap yapılarının boya yardımıyla su tünelinde incelenmesinden.[1]
|
Devamını oku...
|
Perşembe, 13 Şubat 2020 |
Bir benzetme yapmak gerekirse, denizlerin dünya açısından önemi, kanın vücut için önemi gibidir, bu açıdan hareketle denilebilir ki denizlere hakim olamayanlar en iyi ihtimâlle ağır hastadır. Zâten dünya tarihi bu görüşün doğruluğunu kolayca ispatlayabilecek numunelerle doludur.
Konu hem askerî, hem iktisadî, hem maddî, hem manevî boyutların bileşiminden oluşan karmaşık bir yapıya sahiptir ve dolayısıyla kısa bir yazı ile değerlendirilebilmesi de pek mümkün değildir. Burada sadece güncel bir meseleden hareketle mevzunun küçük bir bölümü; "Gerçek Mavi" ele alınmaya çalışılacak ama içerik nereye doğru gidecek henüz bilemiyorum yine de endişe etmeyin fazla uzatmaya niyetim yok.
|
Devamını oku...
|
Salı, 11 Şubat 2020 |
Eski sitede daha önce ele alınan, denizaltı mukavim teknesi inşa etmek amacıyla geliştirilmiş yedi farklı denizaltı inşa çeliği ailesinin tanıtıldığı müstakil yazılardan [1] sonra, MİLDEN sebebiyle [2] konunun bizim açımızdan çok büyük hassasiyetine binaen devam etmek elzem oldu. Bu vesileyle şimdi de güney yarım küreye atlamak gerekecek.
Avustralya 1980'e kadar ihtiyaç duyduğu bütün yüksek mukavemetli çelik ihtiyacını sâdece ithalât yoluyla karşılamaktaydı ve aynı sene içinde Bisalloy adlı bir işletmenin [3] kurulmasıyla birlikte zırh çeliğine kadar hemen bütün yüksek evsaflı çelik ihtiyacını artık kendi imkânlarıyla da karşılayabilmeye başladı.
|
Devamını oku...
|
Uskumru'ya Çoğuz Aşılaması |
Çarşamba, 05 Şubat 2020 |
Herhangi bir cisim, akışkan içinde hareket etmeye çalıştığında bir direnç ile karşılaşır ve söz konusu direnci yenebildiği ölçüde hareketine devam edebilir. Bu durum gemi, araba, uçak gibi araçlar için aşikâr olduğu gibi barajdan musluğumuza kadar gelen suyun, damarlarımızdaki kanın veya sıvıdaki mikropların vs. hareketleri için de geçerlidir, luzûci etkiler sebebiyle, fizikî açıdan suda yüzen bir bakterinin durumu ise bizim bal içinde yüzmemiz gibidir. Direnç kuvveti muhtelif bileşenlerden oluşur. Bu bileşenlerden biri olan sürtünme direncinin insanoğlu tarafından anlaşılmaya başlanmasında ilk adımlar ise Poiseuille ve Reynolds'ın öncü çalışmalarıyla atılmıştır denilebilir.
|
Devamını oku...
|
Perşembe, 23 Ocak 2020 |
Geçenlerde SU2'nin yeni sürümünün derlenerek kurulmasından bahsettikten sonra bu doğrultuda tamamlayıcı bir öge olarak, açık-kaynak önişlemci seçeneklerinden biri ile devam etmek iyi bir fikir gibi göründü ve PyAero [1] adlı yeni bir yazılımın kurulmasından bahsetmeye karar verildi.
Önceki konunun devamı gibi olduğundan şimdi yukarıda ismi geçen yazılımın Xubuntu 18.04 LTS sürümü üzerinde nasıl kolayca kurulabileceği açıklanacak. PyAero tamamen Python3 ile yazıldığı için derlenmeden kullanılacak ama yine de grafik-arayüz bağımlılıkları sebebiyle çalıştırabilmek için bâzı hassas ve dikkât edilmesi gerekli noktalar mevcut.
Ubuntu 18.04 dağıtımı üzerinde iki farklı Python sürümü bulunuyor; 2.7.17 ve 3.6.9 ve ilki öntanımlı Python fakat öntanımlı olanı ihtiyaç hâlinde değiştirebilmek de mümkün. Bununla birlikte şimdilik bu gerekli değil.
Önce gerekli yazılımları (ve bağımlılarını) kuralım:
♦ uçbirim: sudo apt install python3-pip python3-scipy git
|
Devamını oku...
|
Salı, 21 Ocak 2020 |
İki ay kadar önce açık-kaynak camiasının önemli Hesaplamalı Akışkan Dinamiği yazılımlarından SU2'nin 7.0 sürümü yayınlandı. Önceki ana sürüm için çoklu-işlemci desteği ile yazılımın nasıl derleneceği geçmişte [1] ele alınmıştı. Bununla birlikte yeni sürüm ile birlikte meson adlı yeni bir derleme altyapısına geçildiği için aynı konuyu tekrar ele almakta fayda olabilir çünkü hazırlanmakta olan birtakım içerikler ile birlikte SU2 kullanılarak gerekli çözümlerin nasıl elde edilebileceğine yönelik uygulamalı örnekler verilmesi de düşünüldüğünden bu durum bâzı ziyaretçilerin işlerini kolaylaştırabilir.
Şimdi bir Xubuntu 18.04 LTS sürümü üzerinde SU2 v7.0'ın çoklu-işlemci desteği ile nasıl kolay bir şekilde derlenerek kurulacağından bahsedilecek. Benzer bir derleme buradaki temel ayrıntılar göz önüne alındığında bütün farklı GNU/Linux dağıtımalarına da kolayca uyarlanabilir. Başlangıç olarak sistemde Python3'ün kurulu ve ayarlı olması yeterli.
Önce gerekli yazılımları (ve bağımlılarını) kuralım:
♦ uçbirim: sudo apt install g++ python3-dev python3-setuptools libopenmpi-dev openmpi-bin python-numpy python-scipy python-mpi4py libopenblas-dev git swig
Güncel kaynak kodunu indirelim:
♦ uçbirim: git clone https://github.com/su2code/SU2
Meson aracı ile yapılandırmayı gerçekleştirelim. İhtiyaca göre yapılandırma ayarları değiştirilebilir, ayrıntılar ve muhtemele seçenekler [2] üzerinde görülebilir. Burada tercih edilen ayarlara göre:
♦ uçbirim: ./meson.py build -Denable-autodiff=true -Denable-directdiff=true -Denable-openblas=true --prefix=/opt/SU2v7
Burada mesela ilk safhada kurduğumuz openBLAS doğrusal cebir kütüphanesinin desteğini açtık ki akış-yapı etkileşimi çözümleri için gerekli ve ayrıca yazılımın /opt dizini içine kurulmasını istedik vs. Olağan şartlarda bu işlem sonucunda aşağıdaki gibi bir uçbirim görüntüsü ile karşılaşmak gerekli.
Resim.1) SU2 v7'nin derlenmesi esnasında ilk safhada karşılaşılacak olan meson aracının uçbirim sonuç görüntüsü.
Yapılandırma tamamlandığına göre ninja aracı ile derleme ve akabinde kurulum başlatılabilir:
♦ uçbirim: sudo ./ninja -C build install
[Resim.1] üzerinde de görüldüğü üzere ortam değişkenlerinin ayarlanması ve SU2'nin her yerden çalıştırılabilmesi için kök kullanıcı dizini içindeki .bashrc dosyasının sonuna ayarlama sonucunda beyan edilen dört satırın eklenmesi gereklidir.
İşlem tamam. Şimdi tek yapılması gereken herşeyin yolunda olduğundan emin olabilmek için başlangıçta indirdiğimiz kaynak kodu dizininde bulunan quickstart içindeki numune deneme dosyasını, mesela iki işlemci (çekirdeği) ile çözülecek şekilde çalıştırmak:
♦ uçbirim: mpirun -n 2 SU2_CFD inv_NACA0012.cfg
Güle güle kullanın!
|
Pazar, 19 Ocak 2020 |
Deniz araçlarının manyetik izlerinin azaltılması ihtiyacı, manyetik tapalı mayın ve torpillerin ortaya çıkması sebebiyle ilk kez İkinci Dünya Savaşı döneminde önem kazanmıştı. Manyetik izin bastırılması çalışmalarını iki temel başlığa indirgemek gerekirse geliştirilme tarihlerinin sırasına göre pasif ve aktif olarak bir ayrım yapılabilir. Bu konuya temel bir giriş yapma ihtiyacı duyanların kaynak [1] ile başlayıp ilerlemesi uygun olabilir çünkü burada aynı konulardan tekrar bahsedilmeyecektir.
Eylül 1939 ile Ocak 1940 arasında ingilizler Manş Denizi bölgesinde zemin mayınları ile 44 gemi kaybedince bu durumun yeni bir alman icadı olan manyetik tapa sebebiyle gerçekleşmiş olabileceğinden şüphelendiler ve bir mayını patlamadan ele geçirdikten sonra da bu şüphelerinde haklı olduklarını anladılar. Söz konusu mayın üzerindeki manyetik tapanın yeteneklerinin incelenmesinden sonra da gemiler için manyetik iz bastırma teknolojisinin temellerini attılar ve aynı zamanda bu bilgiyi ABD ile de paylaştılar.
|
Devamını oku...
|
Çarşamba, 15 Ocak 2020 |
2000'lere gelindiğinde mevcut büyük ihtiyaç sebebiyle, İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi tarafından üst seviye deneylerin gerçekleştirilmesine yönelik olarak, büyük ve gelişmiş yeni bir kavitasyon tüneline yönelik ilk fikirler ortaya kondu ve hazırlanan projenin Savunma Sanayii Müsteşarlığına sunulmasıyla "Türk Savaş Gemilerinin Hidroakustik Özelliklerinin İyileştirilmesi"ne yönelik KAvitasyon Tüneli ve MANevra deney SİStemi ya da kısa adıyla KATMANSİS çalışmasının temeli atılmış oldu.
Resim.1) İnşa edilmekte olan yeni İTÜ Kavitasyon Tünelinin 3B modeli.
Kavitasyon hâdisesinin anlaşılmaya başlanması yönündeki ilk adımlar 19.yüzyılın son yıllarında İngiltere'de atılmıştı ve 1895'de Charles Parsons tarafından imâl edilip kullanılmaya başlanan ilk kavitasyon tüneli tarihî bir dönüm noktası oldu. Parsons'un tüneli günümüzdeki tünellerin hemen bütün temel kavramlarına sahipti.
|
Devamını oku...
|
Pazartesi, 13 Ocak 2020 |
25 Haziran 1960'da William H. Martin ve Bernon F. Mitchell adlı iki kişi ABD-Meksika sınırını geçerek güneye indikten sonra Küba'ya sıçrayıp Havana'ya seyahat ettiler ve oradan da bir Rus yük gemisiyle Sovyetler Birliğine ulaştılar. 6 Eylül 1960 itibârı ile gerçekleşen bir basın toplantısıyla da sığınma ve vatandaşlık talebinde bulunduklarını açıkladılar. Bu hâdise ABD'de ciddi bir çalkantıya sebep oldu çünkü Martin ve Mitchell, ABD istihbaratının önemli organlarından NSA'nın "Division D" adlı biriminde çalışan şifreleme uzmanı iki matematikçiydi. Konunun devamı ile alâkalı çeşitli ilgi çekici noktalar olsa da bizi doğrudan ilgilendirdiği için sadece birinden burada bahsedilecek.
Lâfı daha fazla uzatmadan sadede gelirsek, yukarıdaki hâdisenin tetiklediği olaylar vesilesiyle ortaya çıktığı üzere; şifre istihbaratı konusunda çalışan Division D, teknolojiyi yoğun olarak kullanmanın yanında geleneksel casusluk yöntemlerine de sıklıkla başvurmaktaymış ve örneğin Türkiye Cumhuriyeti Vaşington Büyükelçiğinin, ülke ile haberleşmede kullandığı şifreyi kırabilmek için elçiliğin Şifre Kâtibine biraz arpa vermeleri yeterli olmuş! Çeşitli kaynaklara göre verilen rüşvet 5bin $ ki bugünkü karşılığıyla 45-50bin dolar kadar ediyor... Bu bilgi ile Türk kamuoyunun (geniş anlamda) tanışması ise hatırladığım kadarıyla [2] ve [3] yoluyla gerçekleşmişti. Olayın zamanlama itibârı ile 1960 darbesinden biraz önce meydana gelmiş olması da ayrıca dikkât çekici denilebilir.
Bu arada Kore Savaşından sonra Türk toprakları üzerinde kurulmaya başlanan ve NSA tarafından işletilen dinleme tesisleri; Trabzon, Samsun, Diyarbakır, Ankara, Sinop, Anadolu Kavağı ve hepsinin merkezi, zamanında dünyanın en büyük sinyal istihbaratı istasyonu olan Karamürsel üzerinden, söylenen hedef olan Sovyetler Birliği yanında Türkiye'nin bütün dâhili şifreli haberleşmesi de bizzat ülkenin içinden dinlemekteydi.[1]
Aslına bakılırsa bu girişin sebebi hâlen başarıyla ilerlemekte olan ilk milli gemisavar güdümlü mermi projesi Atmaca ile bağlantılı ama aynı açı diğer bâzı askeri projeleri de bir şekilde ilgilendiriyor olabilir. Geçtiğimiz sonbaharda projenin durumu ile alâkalı olarak gerçekleştirilen resmî açıklamada önemli bilgiler verildi ve işte oradaki son cümle şimdi buraya konu olacak:
"...Veri linki kabiliyeti, ATMACA'ya hedef güncelleme, tekrar saldırma, görev sonlandırma özellikleri kazandırır."
İşte bu cümleyi okuduğumda hemen ilk aklıma gelen, biraz yukarıda bahsi geçen bu elçilik hâdisesi oldu. Ülkenin şartları düşünüldüğünde, Atmaca veya benzer bir silah üzerinde veri bağı yoluyla "görev sonlandırma" yeteneğinin mevcut olmasının hiç de iyi bir fikir olmadığı rahatlıkla iddia edilebilir ki belki kağıt üzerinde faydalı bir özellik gibi görünebilecek olsa da bu yetenek Atmaca'nın en büyük zaafı hâline de dönüşebilir. Doğru noktaya yerleştirilmiş tek bir hain bile böyle bir açığın istismar edilmesiyle, silahın gerçek savaş şartlarındaki başarı ihtimâlini tamamen yok edebilir, tıpkı elçilikteki mâlûm görevli gibi. Ve böyle bir ihâneti gönüllü olarak yapmaya dâima hazır; pensilvanya şeytanları ve onlardan bile daha tehlikeli olan ağa babaları ve dahi hepsinin iplerini tutanlardan vs. oluşan milyonlarca kişi aramızda yaşamakta iken...
♦ Kaynaklar1. The Ties That Bind, 1985, Desmond Ball, Jeffrey T. Richelson 2. Body of Secret, 2001, James Bamford 3. The Wizards of Langley, 2002, Jefferey T. Richelson 4. Turkey's Intelligence Community in Changing Times, 2005, Stéphane Lefebvre
|
Salı, 07 Ocak 2020 |
Alman elektronik mühendisi Max Otto Kramer 1926'da Münih Teknik Üniversitesinden mezun olduktan sonra 1931'de Aachen'de Havacılık alanında doktorasını tamamladı. 1930'ların sonlarına gelindiğinde ise genç yaşına rağmen artık aerodinamik sahasında ülkenin en yetkin mühendisleri arasında kabûl ediliyordu. Kramer bütün "gerçek" mühendislerde ve bilimadamlarında gözlemlenebileceği üzere çok geniş bir ilgi alanına sahipti ve çoklu-disiplinli çalışmalar gerçekleştiriyordu; otomobillerden, pervane gürültüsüne, planörlerden, özel maksatlı denizaltı gövde kaplamalarına, dümensuyu güdümünden, füzelere...
Uçaklarda kullanılan iniş flapları gibi çeşitli icadları ve patentleri olan doktor Kramer'in çalışmalarıyla benim ilk temasım ise henüz çocukken okuduğum bir makâle vesilesiyle olmuştu. Bahsi geçen biyotaklit temelli bu özgün çalışma, yunus derisinden esinlenerek, laminar akışın sürekliliğinin sağlanabilmesine imkân vereceği iddia edilen bir özel kaplama geliştirilmesine dayanmaktaydı. Aslında bu doğrultuda uzun yıllardır sitede ele alınması düşünülen "sınır tabaka kararlılığının sönüm yoluyla sağlanabilmesi" konusuna bir türlü sıra gelmediği gibi şimdiki içerik de tamamen başka bir alana kayacağı için mecburen bu güzel konuyu yine atlıyoruz da artık atlayabiliriz : )
Resim.1) Littorio sınıfı italyan zırhlısı Roma'nın Curcuna Boyası ile sancak kemereden görünüşü, 1943.
|
Devamını oku...
|
Pazar, 05 Ocak 2020 |
Bir kavram olarak "Tasarım Anlayışı", etkileşime girdiğimiz hemen her türlü insan yapımı nesnenin niteliklerini belirleyen en önemli değişkendir; ürün ister bir kalem olsun, ister bir yazılım, isterse buradaki temel konuyu oluşturacak olan gibi bir savaş gemisi.
Bu kavram aynı zamanda tasarımı üreten kişilerin ve/veya milletlerin kültürlerini, altyapılarını, tecrübelerini, birikimleri, dünya algılarını, bakış açılarını, niyetlerini, ruh hâllerini vesaire açıkça ortaya koyan önemli ayrıntıları ve işaretleri de içinde barındırmaktadır.
Resim.1) Malvinas çatışmasında Arjantin Hava Kuvvetleri tarafından tek Exocet ile batırılan Tip 42 sınıfı ingiliz Sheffield hafif muhribinin isabet sonrası görüntülerinden biri, 1982.
Arjantin'in elinde de aynı sınıftan gemiler olduğu için ingilizler harekât bölgesine gelmeden önce bazı çizgiler ekleyerek kendi gemilerini görsel olarak Arjantin gemilerinden ayırmaya çalıştılar. Bu çizgilerden ikisi bu resimde vasatta suhattının hemen üzerinden başlayarak bacanın tepesine çıkan dikey ve baca üzerinde onu kesen yatay bir çizgi olarak gözüküyor. Biz bu kolay ama etkin uygulamayı yapmadığımız veya umursamadığımız için 1974'de kendi gemimizi batırmak zorunda kaldık!
|
Devamını oku...
|
Çarşamba, 01 Ocak 2020 |
Donanmanın, hava savunması açısından içinde bulunduğu ve bugün için son derece sıkıntılı olarak nitelendirilebilecek mevcut vaziyet vesaire hakkında olacak bu yazı. Bununla birlikte bâzı açılardan düşünüldüğünde bu hâle düşmemize sebep olan gelişmeler silsilesinin aynı zamanda iyi taraflarının da olduğu ve eğer şimdi akıllıca hareket edilirse, durumun kısa süre içinde ve bize üstünlük sağlayabilecek şekilde lehimize çevrilebilmesinin de mümkün olabileceği ifâde edilebilir.
Farkındayım, yukarıdaki giriş devrik olması bir yana biraz garip, çelişkili ve anlaşılmaz görünüyor. En iyisi bu görüşe biraz açıklık getirmeye çalışalım. Kerteriz noktamız (dördüncü) MİLGEM prejesinin başlangıcı olsun. Çok uzun bir mücadele sonucundan gerçekleştirilmesi mümkün olabilen ilk gemi olan TCG Heybeliada, Donanmanın yakın tarihi açısından çok önemli bir mânevî dönüm noktasıydı.
|
Devamını oku...
|
Pazar, 29 Aralık 2019 |
Uzun zamandır ele alınmak için sırasını beklemekte olan "sürekli dönüş" mevzusuna nihâyet kısa bir süre önce ilk adım atılarak hafif bir giriş yapılmıştı. Şimdi bu ikinci bölümde dar ve özel bir açıdan, gemi mühendisliği uygulamaları için son derece önemli bu konuya devam edilecek. Umulur ki yakın zaman içinde, tâkip edecek diğer ilgili yazılar da tamamlanabilir...
|
Devamını oku...
|
|
|
↢ Başlangıç ← Önceki 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Sonraki → Son ↣
|
|