Patlayıcı içeren bir harpbaşlığına sahip herhangi mühimmat için, mesela özel olarak burada ele alınacak temel konu olan bir gemisavar güdümlü mermi için en önemli bileşen veya tasarım değişkeni hangisidir? Gövde mi, kanatlar mı, güdüm sistemi mi, harpbaşlığı mı, malzemeler mi, yazılım mı, ya da sürât mi, aerodinamik nitelikler veya radar kesit alanı mı yoksa meşhur(!) motor mu?
Bir açıdan düşünüldüğünde yukarıda sayılan (ve belki sayılmayan) bütün bu maddelerin tamamı tabii ki çok önemlidir ve bir sistem olarak silahın, kendinden istenenleri karşılayabilmesi için de hepsinin birden yeterli seviyede görev yapmasının şart olduğu da açıktır çünkü sadece birinin aksaması görevi rahatlıkla başarısızlığa uğratabilir.
Diğer taraftan, gemisavar bir füzeden tek beklenti; üzerinde taşıdığı harpbaşlığının hedeflenen gemiye başarıyla ulaştırılmasından ibârettir. Bundan sonrası ise söz konusu hedefe azamî hasarı vererek gemiyi en azından savaş dışı bırakmak, tercihen batırmak ve aynı zamanda mümkün olan en yüksek sayıdaki mürettebatı topluca âhirete intikâl ettirmekten sorumlu olan harpbaşlığının görevidir.
Harpbaşlığının beklentileri karşılayabilmesi ise pek çok tasarım değişkenine bağlıdır ki bunlar içinde en hassas olan ve ilk paragraftaki sorunun cevabını da teşkil eden küçük bileşen ise bellidir: Tapa.
Resim.1) İlk milli gemisavar güdümlü mermimiz Atmaca'nın dördüncü Milli Gemi TCG Kınalıada'nın güvertesindeki kovandan ilk kez fırlatılışı ve hedefe isabeti hakkında SSB tarafından yayınlanan vidyodan üç kare. Kırmızı Atmaca, sarı ise hedef, 2019.
Yakın denebilecek bir zaman önce tarihimizin ilk milli gemisavar güdümlü mermisi olan Atmaca'nın gemi üzerinden ilk atışı icra edilmişti. SSB tarafından yayınlanan vidyo [Resim.1] vasıtasıyla görülebildiği üzere Atmaca, TCG Kınalıada güvertesindeki fırlatma kovanından çıktı, çok alçak irtifadan uçarak hedefe yaklaştı, son safhada gemi üzerindeki çok yakın savunma sistemlerinden sakınabilmek için yatay düzlemde (2B) keskin dönüşler gerçekleştirdikten sonra da deniz üzerine yerleştirilmiş bir radar yansıtıcı ve ağdan müteşekkil hedefe başarıyla ulaştı.
Evet bu safhaya kadar proje başarıyla ilerledi ama henüz tamamlanmış da değil. Girişte açıklandığı üzere bundan sonrasında yapılacak olan "harpbaşlıklı atış denemeleri" (projenin en önemli safhası olarak değerlendirilebilir) Atmaca'nın ne seviyede etkin olabileceğini gösterecek ki eğer Donanma sonuçtan tam olarak memnun olursa proje başarıyla tamamlanmış olacaktır.
Atmaca bağlamında gemisavar füze harpbaşlıkları hakkındaki bir değerlendirmenin daha sonra yapılması düşünülüyor. Diğer taraftan şimdiki konu sadece tapa olduğundan bu doğrultuda birkaç kelime daha sarf etmek düşünülebilir.
Aşağıdaki resimde Malvinas çatışması esnasında Arjantin Hava Kuvvetleri tarafından bir adet havadan-satha Exocet füzesi ile vurulan ingiliz Sheffield muhribi görülüyor. İsabet eden füzenin tapası görev yapmadığı için harpbaşlığı patlamadı ve bu sebeple ingilizler çok daha büyük kayıplar vermekten kurtuldu, yine de füzenin katı yakıtının sebep olduğu yangın söndürülemediği için gemi terk edildi ve günler sonra battı fakat tasarım hatalarından ve eğitim yetersizliğinden kaynaklanan bu husus ayrı bir konu...
Resim.2) Malvinas çatışmasında Arjantin Hava Kuvvetleri tarafından tek Exocet ile batırılan Tip 42 sınıfı ingiliz Sheffield hafif muhribinin isabet sonrası görüntülerinden biri, 1982.
Bu savaşta Arjantin mühimmatları; gerek Exocet füzelerinin, gerekse uçaklardan kullanılan ve İngiliz gemilerini defalarca başarıyla vurdukları serbest düşüş güdümsüz bombaların, tapa sorunları nedeniyle çok sıkıntı çekti ve bu konu torpil güdüm sistemlerinde yaşanan sıkıntılarla birlikte, savaşın seyrini ve sonucunu doğrudan etkiledi.
Güncel bir gemisavar silah olan Atmaca'nın tapasından da doğal olarak büyük bir beklenti mevcuttur; güvenilirlik, hassasiyet ve etkinlik gibi. Böyle bir tapanın azamî başarı için hedef uyumlu olması zorunludur. Füzenin gemiye kemereden ve çok alçak irtifadan yaklaştığı bir durum düşünüldüğünde birkaç muhtemel hedef için değerlendirme yapmak gerekirse; mesela bir FPB-57 türevi hücumbotun gövde genişliği 7,6m iken Saar5 sınıfı korvet için 11,9m, Meko200 fırkateyni için 14,9m, DDG-51 muhribi için 18,0m, Tip45 muhribi için 21,2m, Mistral sınıfı havuzlu çıkarma gemisi için ise 32,0m civarındadır.
5mm gövde kaplamasına sahip, yapısal olarak çok zayıf bir hedef olan FPB-57'ler üzerinde Atmaca'nın "yarı-zırh delici" (olması beklenen) harpbaşlığının ilerleme hızı ve yörüngesi ile mesela DDG-51 gibi oldukça yüksek dayanıklılığa sahip, yoğun bölmeli ve yarı-zırhlı bir hedef içindeki hareketi arasında ciddi farklar olacağı ortadadır ve bu sebeple azamî etkinlik için tapanın harpbaşlığını tam olarak doğru zamanda ve doğru yerde infilâk ettirmesi gereklidir ki bu zamanlamanın başarısı hedefin türüne göre otomatik (hedefi tanımlama ve karar verme) veya en azından yarı-otomatik (atış öncesi programlama) olarak bir tercih yapılabilmesini yani akıllı tapa ihtiyacını zorunlu kılar.
Eğer mümkün olursa daha sonra bu konu "Atmaca ve Harpbaşlığı" üzerinden biraz daha devam edebilir... |