2025 - 2035 arasındaki kısa vâde olarak tanımlanabilecek yakın dönem itibârı ile Donanmanın karşılacağı yeni nesil tehditlerin ve bunlara karşı yapılabileceklerin, birkaç farklı konu başlığı altında ele alınması düşünülüyor. Söz konusu başlıklar, Deniz Savaşları açısından yepyeni değişkenler olarak ortaya çıkmak üzere olduğundan, gidişâtın şimdiden gerçekçi olarak kestirilebilmesi, uygun karşı önlemlerin hem doğru, hem de zamanında geliştirilebilmesi için hayâtî önem taşımaktadır.
Resim.1) Bugün itibârı ile yürütülmekte olan en önemli üç MİHA çalışması olan Neuron (Fransa, Yunanistan, İtalya, İspanya, İsveç, İsviçre), S-70 (Rusya) ve X-47B (ABD) ile üç farklı muharip uçağın ölçekli karşılaştırması, bu yeni nesil araçların boyutları hakkında fikir verebiliyor. Tabii ki mesele bu üç araçtan ibâret değildir ve sürmekte olan daha başka ciddi çalışmalar da mevcuttur.
Yukarıdaki [Resim.1]'den anlaşılabileceği üzere, giriş konusu; gemilere karşı Muharip İnsansız Hava Aracı (MİHA) kullanımının bir bölümü hakkında olacaktır. Bildiğiniz üzere yakın dönem itibârı ile Türk Silahlı Kuvvetleri, Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) kullanımının ne derece etkin olabileceğini bütün dünyaya uygulamalı olarak göstermişti. Bununla birlikte burada konu kara üzerinde değil, deniz üzerinde kullanım açısından ele alınacaktır ki arada önemli farklar mevcuttur, ayrıca şimdiki kapsam hücum değil, sâdece savunma yönü ile sınırlı olacaktır.
Soğuk Savaş dönemi ABD ile SSCB arasında yüksek irtifa uçakları ile bunlara karşı hava savunma sistemleri geliştirilmesi yönünde ciddi bir mücadeleye de sahne olmuştu. 1960'da Peşaver'den kalkan ve yaklaşık 20km irtifada uçan bir U-2'in SSCB toprakları üzerinde yerden havaya V-750 Dvina füzesiyle düşürülmesi, bunun üzerine çok yüksek irtifâda Mach3,2 ile uçabilen SR-71'in geliştirilmesi ve buna karşı da Mig-31'in üretilmesi vs. gibi ilgi çekici ayrıntılar mevcut olsa da bunlar kapsama alanımızda olmayacak.
MİHA | Ülke | Uzunluk (m) | Kanat Açıklığı (m) | Kalkış Ağırlığı (ton) | İrtifa (km) | İtiş (kN) | Sürât |
X-47B |
ABD |
11,6 |
18,9 |
19,0 |
12,2 |
106 |
Sesaltı |
S-70 |
Rusya |
14,0 |
19,0 |
20,0 |
18,0 |
147 |
Sesaltı |
Neuron |
AB |
9,5 |
12,5 |
7,0 |
14,0 |
40 |
Sesaltı |
Taranis |
İngiltere |
12,4 |
10,0 |
8,0 |
? |
44 |
? |
CH-7 |
Çin |
10,0 |
22,0 |
13,0 |
13,0 |
? |
Sesaltı |
Çizelge.1) Dünya üzerinde yürütülmekte olan düşük görünürlük muharip insansız hava aracı çalışmalarının en dikkât çekenleri.
Yeni dönemin başlangıcı için bir kerteriz gerekiyorsa, çok düşük görünürlüğe sahip, 15km irtifada uçtuğu tahmin edilen, B-2 stratejik bombardıman uçağının geliştirilmesi buna uygun kabûl edilebilir. ABD'nin, askeri havacılık açısından çok uzun zamandır yüksek irtifa ve düşük görünürlük eğiliminde olmasının mantıklı bâzı sebepleri mevcuttur. Dolayısı ile B-2 ile ulaşılan seviyeyi, insansız araç teknolojileriyle birleştirme yönündeki çalışmalara en büyük kaynağı ayıran ve bu alanda en geniş tecrübeye sahip olan ülke de budur.
ABD'de uzun zamandır yürütülmekte olan arge faaliyetlerini tâkip eden diğer bâzı ülkeler de yavaş yavaş bu eğilime uymaya başlamıştır; Fransa önderliğinde işbirliği yapan birkaç Avrupa ülkesini önce İngiltere, Rusya, sonra Çin ve (şimdilik) son olarak Hindistan izledi, eğer patron izin verirse yakında Japonya ve Güney Kore de kervana dâhil olabilir. Bi' ara meseleyi hücum açısından da ele almaya fırsat bulunabilirse benzer araçlar için Türkiye'nin durumu da değerlendirilebilir.
Resim.2) 46.000ton'luk İtalyan Roma zırhlısının aldığı iki güdümlü mühimmat (Fritz-X) isabetinin ve infilâk noktalarının gemi kesitleri üzerinde, vuruş sırasıyla, gösterimi. Aslına bakılırsa tam da bu örnek yakın gelecekte tekerrür etme ihtimâline sahiptir.
Henüz arge ve teknoloji geliştirme safhasında olan ve stratejik olarak tanımlanabilecek, yüksek irtifa, çok düşük görünürlük ve tam otomasyon - yapay zekâ niteliklerini birleştiren muhtelif MİHA çalışmalarının en ileri seviyede olanları yukarıdaki [Çizelge.1] üzerinde sıralanmıştır ki bu araçların tamamı, bize yönelik çok ciddi bir tehdit oluşturma potansiyeline sahiptir. Ayrıca daha farklı niteliklere ve amaçlara sahip, burada bahsi geçmeyecek başka sınıftan insansız araç çalışmaları da mevcuttur.
Diğer taraftan buradaki meselenin ikinci temel bileşeni olan mühimmat konusundaki başlangıç noktası ise Otto Kramer tarafından tasarlanan, İkinci Dünya Savaşı döneminde geliştirilerek ilk kez kullanılan ve türünün ilk örneği olan Ruhrstahl SD1400, nâm-ı diğer Fritz-X'dir ki ayrıntıları merak edenler, daha önce tam da bu yazıya temel teşkil etmesi için hazırlanmış olan söz konusu makâleye göz atabilirler.
Çok düşük görünürlük ve yüksek irtifa MİHA teknolojisinin, motorsuz olduğu için daha ucuz, idâmesi kolay ve küçük boyutlu, çok yüksek hücum açısı (70-90derece) ile hedefe yaklaşabilen, süzülen güdümlü mühimmatlar ile birleştirilmesi neticesinde suüstü gemilerini son derece zor durumda bırakan bir bileşim ortaya çıkmaktadır.
Resim.3) MİHA-Gemi çatışma senaryosunda yüksek irtifada uçan düşük izli araçların, güdümlü süzün mühimmatlar ile kullanımını gösteren bir taslak.
Resimdeki araç yarışmayı kaybeden Boeing X-45 ama ABD yoluna artık Northrop Grumman X-47B ile devam ediyor.
MİHA-Gemi çatışma senaryoları için gringonun önceliği (şimdilik) aynı anda çok sayıda hafif ve ucuz, akıllı süzülen mühimmat kullanmak yönündedir, bu tür araçlar üzerinde ingilizler ilâve olarak minyatür seyir füzeleri ve ruslar ise hipersonik gemisavar füzeleri kullanmak eğilimindedir çünkü her ülkenin kendine has ihtiyaçları ve çözüm yaklaşımları mevcuttur.
Tabii ki böyle bir senaryo için; havadan erken uyarı uçakları, insansız keşif ve gözetleme araçları, insanlı muharip uçaklar ve hava üstünlüğü, uydular, EH1 uygulamaları gibi muhtelif önemli bileşenlerin bir bütününden oluşan oldukça karmaşık bir yapı söz konusudur ama bu ayrıntılara girilirse yazının sonu gelmezdi.
Neslinin ilk örneği olan ve F-22 uçağı için geliştirilen SDB-I2 olarak adlandırılan öncü minyatür mühimmat GBU-39/B3 yalnızca ASS4+KKS5 güdüm yeteneğine sahip olduğu için ancak sabit hedeflere karşı kullanılabilir ki bu durumda sadece demirde veya limandaki gemilere karşı bir tehdit oluşturabilir. GBU-39/B hedefe 80+-5derece ile çarpar.
Bilâhare geliştirilen SDB-II olarak da adlandırılan ikinci minyatür mühimmat olan GBU-53/B ise hareketli hedefleri de vurabilmek için tasarlanmıştır ve ASS ve KKS'ye ilâve olarak her hava şartında etkin, görüntülemeli kızılötesi, milimetrik dalga radar ve lazerden oluşan, otomatik hedef tespit ve tanımlama yeteneğinde, son derece hassas bir çoklu güdüm sistemine sahiptir.
Mühimmat | Ülke | Uzunluk (m) | Ağırlık (kg) | Atış İrtifâsı (km) | Menzil (dnm) | Harp Başlığı (kg) | Patlayıcı Türü | Patlayıcı Ağırlığı (kg) |
Ruhrstahl SD1400 |
Almanya |
3,40 |
1.560 |
6,0 |
2,7 |
1.400 |
Amatol |
300 |
AGM-154C |
ABD |
4,00 |
475 |
? |
70 |
227 |
PBXN-109 |
87 |
GBU-39/B |
ABD |
1,80 |
129 |
? |
60 |
95 |
AFX-757 |
23 |
GBU-53/B |
ABD |
1,76 |
93 |
? |
40 |
? |
AFX-757 |
17 |
Spice250 |
İsrail |
1,80 |
130 |
? |
54 |
75 |
? |
? |
|
Penguin Mk3 |
|
|
|
|
|
120 |
PBXN-109 |
43 |
Harpoon |
|
|
|
|
|
224 |
Destex |
98 |
Çizelge.2) Suüstü hedeflerine karşı başlıca süzülen mühimmatlar, ilk satırdaki türünün ilk örneği olan tarihî silah sadece karşılaştırma amacıyla kullanılmıştır. Son iki satırda ise yine karşılaştırma amacıyla iki gemisavar füzenin harp başlığı bilgileri gösterilmiştir.
Zaten çok düşük ize sahip ve oldukça yüksek irtifada seyreden yeni nesil insansız hava araçları vasıtası ile hareketli suüstü hedeflerine karşı, 40-70dnm mesafeden süzülen güdümlü mühimmatlar kullanıldığında, gemi açısından çok ciddi sıkıntılar ortaya çıkması kaçınılmazdır, mesela:
- Gemi söz konusu hava aracını algılamakta çok zorlanır, uygun donanıma sahip değilse hiç tespit edemez
- Algılayabilse bile müdahale edebilmesi çok güç olur
- Sadece birkaç MİHA'dan bırakılabilecek onlarca süzülen güdümlü mühimmat üzerine gelirken bunları zamanında tespit edebilmesi de
- Mühimmatların boyutlarının görece küçüklüğü,
- Motorsuz olmaları,
- Ağırlıklı olarak pasif güdümlü olmaları,
- Yüksekten ve çok yüksek hücum açılarıyla yaklaşacak olmaları,
gibi sebeplerle oldukça güçtür
- Ve aynı sebeplerle sürü hâlinde hücum eden bu mühimmatların durdurabilmesi de en azından günümüzün mevcut gemi savunma altyapılarıyla son derece zordur, aslına bakılırsa tam olarak mümkün değildir!
Resim.4) Hareketli suüstü hedeflerine karşı geliştirilen JSOW6 türevi olan AGM-154C'nin GKÖ7 güdüm başlığından sağlanan kızılötesi hedef görüntüsü ve yapılan bir atış tecrübesinde hareket hâlindeki çok küçük bir deniz aracına karşı denenmesi.
Bu sürüm üzerinde 475kg'lık BLU-111/B yarı-zırh delici harp başlığı ve FMU-152 programlanabilir tapa mevcuttur.
MİHA + Güdümlü Süzülen Mühimmatlar içerikli bu yeni tehdit karşısından Türk Deniz Kuvvetlerinin durumunu incelemek için birkaç alt başlık gerekli olacaktır denilebilir:
- Mevcut gemilerimizin bu tür hedefleri tespit ve izleme imkânları açısından incelenmesi ve geliştirilmekte olan ÇAFRAD çözümünün yeterliliğinin değerlendirilmesi.
- Mevcut ve gelecek gemilerimizin Hava Savunma füze yeteneklerinin söz konusu tehditlere karşı yeterliliklerinin incelenmesi.
- Mevcut ve gelecek gemilerimizin Yakın Savunma Sistemlerinin ve bilhassa geliştirilmekte olan Gökdeniz sisteminin yeterliliğinin incelenmesi.
olarak sıralanabilir. Belki son olarak Donanmaya ait (insanlı ve insansız) muharip hava kuvveti ihtiyacının, bu konuyla da doğrudan bağlantılı olduğu için, ele alınması söz konusu olabilir.
Bunlar yanında, birincil bir deniz harp vasıtası olarak "yeni nesil hücumbot projesi" gibi çalışmaların yürütülüyor olmasının aşikâr yanlışlığından vesaire de bahsedilebilir. Bir misâl vermek gerekirse; yakın gelecekte mesela Adalar Denizinde seyreden böyle hücumbotların Neuron gibi yaklaşmakta olan tehditlere karşı durumu, Pantsir'lerin Türk SİHA'ları karşısında düştüğü durumdan farklı olmayabilir, velhâsıl böyle bir kavrama harcanacak milyarlar, başka yönlerde çok daha etkin bir şekilde kullanılarak önemli faydalar sağlanabilir. Yaklaşmakta olan yeni deniz savaşı ortamına uyum sağlayamamanın bedeli ise çok ağır olabilir, neyse şimdilik lâfı daha fazla uzatmayalım.
|