STG
Pazartesi, 13 Aralık 2021

" Gel deniz yüzlerini kâfire teng eyleyelüm   
Sayha-i tûb ile dem-beste vü deng eyleyelüm   
Allâh Allâh deyü gülbang ile ceng eyleyelüm   
Gel donanmaya gidüb azm-i Fireng eyleyelüm " 
Yetîm   

Gemi, daha dar bir çerçeveye indirgemek gerekirse, savaş gemisi tasarımı zaman değişkenine bağlı şekilde, tarih rotası üzerinde sürekli bir ilerleme hâlindedir. Denklemin diğer değişkenleri olarak; askerî, siyâsî, iktisâdî, içtimâî bileşenler ise söz konusu ilerlemenin yönünü ve hızını doğrudan belirleyen temel unsurlardır. Denizler üzerindeki askerî gücün niteliği, küresel etki açısından ilk sırada gelen öge olduğu için Dünya Düzeni üzerinde doğrudan belirleyicidir.

Eskilerin; Denizlere hâkim olan Dünyaya hâkim olur, şeklinde özetlediği bu düstur geçmişte olduğu gibi gelecekte de geçerliliğini sürdürmeye devam edecektir. Tam bu noktada ikili bir bir durum da söz konusudur; ya bir, ya sıfır!

Daha açık bir ifâdeyle, denizlerde yeteri kadar güçlü olmayanlar, ne yaparlarsa yapsınlar, Dünya üzerinde ancak figüran (0) olabilirler. Velhâsıl Türkiye'nin Deniz Gücü; ülkenin bağımsızlığı ve bekâsı, dolayısıyla geleceği açısından en öncelikli ve hayatî meselelerden biridir, her ne kadar henüz gereken ölçüde önem verilmiyor olsa da.

Diğer taraftan etkili bir deniz gücü oluşturabilmenin tam olarak ne anlama geldiği ve böyle bir hedefe nasıl ulaşılabileceği de pek kavranamamış gibidir. Bir donanmaya gerçek gücünü veren en önemli unsur nedir? Gemilerinin, denizaltılarının sayısı veya büyüklüğü ya da hızı vesaire mi? Yoksa füzeleri mi, topları, tüfekleri veya torpilleri mi?

Bunlar ancak ikinci, üçüncü derecede önemli olabilir. En hassas konu ve gerçek gücün kaynağı ise yalnızca bir tanedir: İnsan.

"Bir iki tahtanun üstinde havâya tayanup
Cân bâzârına düşmiş nice dünyâ delüsi"
Cûyî 

Eğer aksi doğru olsaydı; bol para basıp çok sayıda gemi ve silah alarak denizlere hakim olmak kolayca(!) mümkün olabilirdi ama bu yalnızca hoş bir hayâl idi.

Eğer elde yeterli sayıda denizci mevcutsa gerisi kendiliğinden gelir, mevcut değilse, bu eksikliği gidermeden diğerleriyle uğraşmak beyhûdedir. Bu denizciler, elbette yalnızca savaş gemilerinde görev yapan mürettebattan ibâret değildir, burada çok daha kapsamlı, geniş ölçekli ve derin bir kavram söz konusudur. Diğer taraftan eldeki mevcut insan malzemesinin zaman zaman doğru olarak kullanıl(a)maması da Türk tarihi boyunca ciddi sıkıntılara sebep olmuştur. Bu konulardaki birtakım çözüm önerilerini daha önce ele aldığımız için bu boyutu atlayabiliriz.

Savunma Tecrübe Gemisi

Şimdi bu yazının asıl konusuna, başlıkta STG olarak ifâde edilen kavrama gelebiliriz.

Sâdece birkaç sene öncesine kadar böyle bir ihtiyacımız mevcut değildi çünkü Deniz Kuvvetleri, en son projelerinden olan İstanbul Sınıfı fırkateynler için dahi ABD'den gemi başına iki adet Mk41 DFS1, bir adet Phalanx-1B YSS2 bir adet LM2500 gaz türbini ve (muhtemelen) bir miktar ESSM füzesi vs. siparişini çoktan vermişti bile.

Tam da (içeriden kurgulanmış) bu kazığı tekrar yemek üzereyken S-400 imdadımıza yetişti de zâten uygulanmakta olan ambargoların kapsamını genişletmek zorunda kaldılar, çok da şahâne oldu!

İnşası devam etmekte olan İstanbul Sınıfı için yukarıdaki silah sistemleri bir anda tedârik edilemez hâle geldiğinden dolayı da milli imkânlara yönelmek konusunda çâresiz(!) kalındı. Bir tek LM2500 mevzusu muallâk ama onun yerine de en azından yerli çözümler geliştirilene kadar, pekâlâ Zorya ürünleri kolayca uygulanabilir, istenirse başka çözümler de bulunabilir... Aslına bakılırsa LM2500 vermeye devam etseler bile artık Türkiye Cumhuriyetinin, hem çıkarları, hem de duruşu açısından bu motorları kullanmakta ısrar etmekten bir an önce vazgeçmesi gerekir.

Donanmanın hava savunma zaafiyeti açıkça ortaya iken ve gringo sistemleri alınmaya devam edildikçe bu durum alenen devam edecekken, kurgu bir anda çöküverdi ve Tübitak + Roketsan ile gemi hava savunmasına yönelik beklenen adımlar nihâyet atıldı. Yalnızca birkaç sene içinde geleceğe dönük hassas ve acil ihtiyaçlar bağlamında son derece önemli yapıtaşları artık temele yerleştirilmeye başlandığı için Türk Deniz Kuvvetlerinin yakın gelecekten itibâren hızlı bir şekilde sınıf atlayabilmesi bu noktadan sonra ihtimâl dâhilinde görünüyor. Hâlâ çok ciddi bir iç mücadele sürüyor ve hatalar yapılıyor olsa bile eğer milli tasarım/üretim sürecinde (bir kez daha) geri adım atılmazsa, çok ilginç ve şaşırtıcı bir gelecek hem bizi, hem de Dünyayı ; ) bekliyor olabilir.

"Yardım edici ancak Cenab-ı Hak'tır. ... düşmanın çokluğuna bakmayalım.
Zira az asker ile çok askeri bozmak, her şeyin sahibi Rabbimizin ezeli bir adetidir."
Gazavat-ı Hayreddin Paşa 

Artık hemen her türlü deniz silahının milli üretimi yönünde hızlı bir ilerleme söz konusu olduğundan bu silahların geliştirilmesinin son safhaları için yeni bir ihtiyaç hâsıl oldu: Savunma Tecrübe Gemisi.

Bu nedir diye sorulacak olursa; uzaktan yönetilen insansız savaş gemisidir diye kısa bir cevap verilebilir.

Türk Donanmasına ait gemilerinin artık milli silah sistemleriyle donatılacağı belli olduktan sonra bu silahları mümkün olabilecek en gerçekçi şartlarda deneyerek gerçek anlamıyla savaşa tam hazır hâle getirebilmek noktasında böyle bir gemiye cidden ihtiyaç vardır.

Gemi öz-savunması teknolojilerinin en üst düzeye çıkartılabilmesi ancak bu tür gerçek şartlarda yapılacak denemeler ve değerlendirmeler ile mümkün olabilir. Gerçek bir gemi üzerine gerçek mühimmatlar gönderileceği için de söz konusu aracın insansız olması gerekmektedir.

Böyle bir kavramın bilinen başlıca örnekleri, bekleneceği üzere, SDTS3 tanımlamasıyla ABD Donanması tarafından ortaya konmuştur. Tarihçeyi kısaca özetlemek gerekirse:

Silah sistemlerinin deneme ve değerlendirme çalışmalarına verilen önem doğrultusunda, hizmet dışına çıkartılmış bir muhrip olan Stoddard 1976'da hedef gemisine dönüştürüldü. Temel görevi Harpoon, Tomahawk gibi mühimmatlar için ~50m gerisinde bir hedefi çekmekti.

Resim.1) ABD'de oluşturulan SDTS kavramı için kullanılan ilk (insansız) gemi Stoddard.


1982'de Malvinas çatışması esnasında ingiliz gemilerinin fransız füzeleri karşısında düştüğü durum, 1980'den itibaren uçak gemilerinden başlanarak pek çok gemiye yerleştirilen Phalanx füzesavar sisteminin yeterliliği üzerindeki endişeleri iyice artırınca, 1983 sonlarında Stoddard üzerine ilk Phalanx Blok 0 yerleştirildi [Resim.1] ve hem benzetilmiş, hem de gerçek mühimmatlarla denemeler başlatıldı.

İlk safha bir yıl sürdü ve mevcut Phalanx'ın yetersizliği ortaya çıktı, durumu düzeltebilmek için de Blok 1 sürümü geliştirildi. 1985-90 arasında sürdürülen, beş yıllık daha zorlu ikinci safha denemeler ile bugün kullanılmakta olan Blok 1B ile neticelenen iyileştirmeler uygulanabildi fakat silah hâlâ yetersiz görüldüğü için daha köklü tasarım değişikliklerinin uygulanacağı Blok 2 çalışması başlatıldıysa da Soğuk Savaşın sona ermesi ve ortada ciddi bir tehdit kalmaması sebebiyle bu proje iptâl edildi.

Bu noktada alınabilecek en önemli ders; gemi üzerinde kullanmak üzere tasarlanan donanımların; öngörülen, sayısal modellerle, bilgisayar destekli hesaplarla ve karada gerçekleştirilen denemelerle gösterilen yetenek ve davranışlarının, gerçek deniz şartlarında tam olarak tekrarlanamadığıdır. Bu sebeple Deniz İşlerini ciddiye alan milletler şartların gerektirdiklerini dikkâte alırlar.

Resim.2) ABD donanmasının ikinci SDTS aracı Decatur (EDDG-31). Üst tarafta, geminin sevk sitemi olarak kullanılan bir çift dizele bağlı kuyruktan sancaktaki görülüyor. Sağda ise Decatur tarafında yedeklenen ve radar güdümlü füzeler için kullanılan çekili hedef dubası.


Stoddard'dan sonra, birkaç yıl süren dönüşüm çalışmalarının ardından 1994'den itibaren eski Decatur muhribi (EDDG-31) yeni hedef gemisi olarak kullanılmaya başlandı. Bu gemi özellikle RAM füzesavar füzelerinin gerçek şartlarda denenmesini sağlayarak bu projeye çok önemli katkı sağladı.

2003'e kadar kullanıldıktan sonra ise Decatur hizmetten alındı ve 2004'den itibaren aynı maksatla eski bir Spruance sınıfı muhrip olan Paul F. Foster (EDD-964) kullanılmaya başlandı.

Resim.3 ve 4) Spruance sınıfının ikinci gemisi Paul F. Foster insansız araca dönüştürüldükten (EDD-964) sonra, üstte.
Gemi insansız araca dönüştürülmeden önceki günlerinde, deniz durumu sebebiyle, yakıt ikmâl gemisine yaklaşamayıp ikmâlden vazgeçerek uzaklaşırken, altta.


Yukarıda adı geçen ilk iki gemi kendi tahrik sistemleri yerine sonradan kıça eklenen düşük güçlü dizel+kuyruk ile sevk ediliyordu ve yetersiz güç sebebiyle de 3 deniz durumunda bile görev yapamıyorlardı. Bu sebeple üçüncü gemi olan EDD-964'ün tahrik sistemi olduğu gibi kullanıldı.

Gaz türbinleri, dümen sistemi vs. tamamen bilgisayar ile uzaktan kumanda edilebilir hâle dönüştürüldü. Böylece gemi savunma çalışmaları artık kısıtlamasız olarak gerçekleştirilebilir oldu. 9.000tonluk EDD-964 bugüne kadar inşa edilmiş en büyük insansız savaş aracı ve uzaktan kumandalı araç olarak kabûl edilebilir. Bu geminin bilinen en önemli katkıları; RAM füzesi [Resim.3] ve yönlendirilmiş enerji yakın savunma sistemleri alanında olmuştur.

Resim.5) Türk Deniz Kuvvetlerinin ihtiyaçlarına yönelik olarak mevcut Gaziantep sınıfı fırkateynlerden birinin STG kavramına yönelik kullanım taslağı. Sayılarla işaretlenmiş Donanım Noktalarının açıklamaları aşağıda yapılacak.


Geliştirilmekte olan milli silah sistemlerinin gerçekçi denemelerinin yapılarak Donanmanın savunma ihtiyaçlarının karşılanması noktasında mümkün olan en iyi yeteneğe ulaşılabilmesi için artık Türk Deniz Kuvvetlerinin de böyle bir Savunma Tecrübe Gemisine ihtiyacı vardır.

En hızlı, düşük mâliyetli aynı zamanda etkin çözüm, Gaziantep Sınıfı fırkateynlerden birinin hizmetten çıkartılıp temel donanımları korunarak bir STG'ye dönüştürülmesiyle elde edilebilir. Bu doğrultuda geminin tahrik, sevk ve manevra sistemlerinin uzaktan kumanda edilebilir hâle dönüştürülmesi gerekir. Helikopter hangarının gemide çalışacak mühendisler için ek bir yaşam mahalli ve çalışma sahası hâline getirilmesi gibi düzenlemelere de ihtiyaç olacaktır.

Böyle bir gemi; Hava Savunma Harbi, Denizaltı Savunma Harbi, Suüstü Savunma Harbi uygulamalarının bâzı alanlarının geliştirilmesinde kullanılabilir. [Resim.5] üzerinde gösterilen dönüştürülebilir Donanım Noktalarının açıklanması gerekirse:

  1. Milli Dikey Fırlatma Sistemi hücreleri.
  2. 76mm ve 127mm Toplar, Elektromanyetik Toplar, Namlulu Yakın Savunma Sistemleri. (Doğrusu yerli 127mm top ile uğraşmak yerine 155mm gemi üstü bir topa odaklanmak daha verimli ve etkin olabilir, bilhassa Adalar Denizindeki özel ihtiyaçlarımız sebebiyle)
  3. 76mm Top, Elektromanyetik Toplar, Füzeli Yakın Savunma Sistemleri, DSH Roketatarlar
  4. Namlulu Yakın Savunma Sistemleri, Yönlendirilmiş Enerji Silahları.
  5. Akustik Aldatıcılar, Torpilsavar Torpiller
  6. Torpiller ve Torpilsavar Torpiller

Burada öngürülen kavram yalnızca uçan mühimmatlara karşı savunma sistemlerinin geliştirilmesinde kullanılan ABD kökenli çözümlerden farklı olarak; torpillere karşı aktif savunma sistemlerinin, ayrıca hava/suüstü/sualtı insansız sistemlere karşı savunma sistemlerinin geliştirilmesinde kullanılabileceğinden çok daha geniş kapsamlı bir fayda sağlayabilir.

Hem gemi üzerindeki savunma sistemlerini, hem de gemilere karşı mühimmatları üretmeye başladığımız için söz konusu hücum silahlarımızın daha etkin ve başarılı olabilmesi için de gerçek şartlarda yapılmış atış tecrübelerinin verilerine ihtiyacımız mevcuttur. Böylelikle savunma ve saldırı yeteneklerimiz birlikte daha üst seviyeye taşınabilir, başka bir ifâdeyle çift taraflı kazanç elde edilebilir.

[Resim.4] üzerindeki gibi sıradan bir deniz durumunda, gemi üzerindeki algılayıcıların ve savunma silahlarının gerçekte neler yapabileceği ve bu şartlarda gemi üzerine gönderilen bir milli mühimmatın da ne derecede etkin olabileceği ancak gerçek şartlarda denemeler ile öğrenilebilir ve iyileştirilebilir. Gemiye paralel giden bir hedef İHA'sını, sakin suda seyir hâlindeyken vurmakla, 5-6 deniz durumunda doğrudan geminin üstüne gelen gerçek bir gemisavar füzeyi; tespit edip, tanımlayıp, izleyip, gerekirse aydınlatıp, vurabilmek tamamen farklı durumlardır...

♦ Açıklamalar

1. DFS: Dikey Fırlatma Sistemi [geri]
2. YSS: Yakın Savunma Sistemi [geri]
3. SDTS: Self Defence Test Ship / Öz Savunma Tecrübe Gemisi [geri]

♦ Kaynaklar

1. http://www.ussstoddard.org
2. https://www.ibiblio.org/hyperwar/OnlineLibrary/photos/sh-usn/usnsh-d/sdts.htm
 
Telif Hakkı © 1997-2024 [uskudar.biz]
- sürüm 6.0.0 - Bütün Hakları Saklıdır.
Kullanım şartları için tıklayın!